Mehmet Ali Özkan

Tıbbi cihaz üretiminin önündeki engeller

Başbakanlığın kamu alımlarında yerli malı lehine % 15’lik fiyat avantajı genelgesi hiçe sayılarak kullanılmıyor.

Devlet yerli tıbbi cihaz üretiminin arttırılması amacıyla özel teşvik paketlerini uygulamaya koyarken az da olsa toplam tüketimin % 15’lik kısmını üreten firmaların durumuna bakması gerekir. Mevcut firmalar neden büyüyemiyor? Yaklaşık bundan beş altı yıl önce yerli üretim oranı % 20 – 25’ler de seyrederken üretimde geriye gidişin nedenlerini araştırmak gerekir. Mevcudu koruyamazsak yeni yatırımcıyı nasıl ikna ederiz? Türkiye de tıbbi cihaz üretiminin önündeki engellerin neler olduğuna bir bakalım.

Satın alma ve kullanıcı engeli

Uluslararası üreticiler gibi tüm kalite standartlarına sahip olan yerli tıbbi cihazlara satın almacı ve kullanıcılar sebebi bilinmeyen bir yaklaşımla defans yaparak adeta yerli sanayiye düşmanca bir tavır koymaktadırlar. İhalelerde İthal cihazlar daima ön planda tutulmakta, tercihler genelde ithal mallardan yana kullanılmaktadır. İthal malı hastalığımız millet olarak hepimizde adeta kültür haline gelmiş. Başbakanlığın kamu alımlarında yerli malı lehine % 15’lik fiyat avantajı genelgesi dahi hiçe sayılarak kullanılmıyor. Yerlinin de ithalin de kalitelisi ve kalitesizi var. Artık yerli, ithal kavramını terk edip, kaliteli kalitesiz mal kavramını benimseyip, alımların ve tercihlerin bu anlayışla yapılması gerekir. Bu çarpık anlayış ve uygulama yerli firmaların yaşaması ve büyümesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Üretildiği ülke pazarında yer bulamayan bir ürünü kim üretir? Ayrıca üretilmesi de doğru bir yatırım şekli değildir.

SUT Fiyatları

Sosyal güvenlik kurumu (SGK ) tarafından belirlenen SUT fiyatları reel değerleri içermekten bir hayli uzak kalmakta. SGK bu fiyatları nasıl belirleyeceğini, fiyat belirlemede hangi metodu uygulayacağını henüz belirlemiş değil. Mevcut fiyat politikası bir ürün için yüksek kâr marjı verirken diğer bir üründe üretim maliyetinin dahi altında fiyatlar bulunmakta. SGK fiyatları belirlerken genel olarak bütçesel bir yaklaşımla konuyu çözmeye çalışıyor. Bu yaklaşımla belirlenen fiyatlandırmanın sonuçları üreticiyi de, ithalatçıyı da, sağlık kuruluşunu da olumsuz şekilde etkiliyor. SGK, SUT fiyatlarını belirlerken cihazların kalite performansını dikkate alarak gruplaması gerekir. Fiyat rekabetini her kategori kendi arasında yapmalıdır. Uluslararası standartlara sahip her cihazın aynı kalitede olması beklenemez. Fiyatlar reel maliyetler dikkate alınarak belirlenmeli, kar marjları üreticiyi, ithalatçıyı ve dağıtıcı firmaları yaşatacak oranda olmalıdır. Aksi takdirde tıbbi cihazlarda yerli üretim hayal olacağı gibi, tıbbi cihaz sektörünü uluslararası dev fon firmalarına tamamen teslim ederek, onların inisiyatifine teslim olmaya mecbur kalırız. Bu günde tıbbi cihaz sektörü benzer bir durumun içinde olup, pazarın kaymağını uluslararası büyük sermayeli dev firmalar yemektedir. Uluslararası firmalar her ülkenin ödeme gücüne göre fiyat belirlemeyi, yerli üretici firmaların pazarını bir şekilde alarak onları yok etmek konusunda deneyimlere sahipler.

Kamu Ödemeleri

Kamu hastanelerinin ihale ile aldıkları cihazların bedellerini geç ödemeleri üreticiler dahil tüm firmaların finans maliyetlerini yükseltmekte, kar marjlarını düşürerek firmaları çoğu zaman zarar eder duruma sokmaktadır. Üniversite hastaneleri bir ila iki yılda ödeme yaparken, Devlet hastaneleri ortalama altı ayda ödeme yapıyorlar. Burada en büyük sorun üniversite hastanelerinde. Ödemeler konusunda Sağlık Bakanlığı’nın politikasını ve sektöre verdiği desteği takdir etmek lazım. 2010 yılında stok ve ödeme genelgesini uygulatmaya çalışıyorlar. Kamu hastane birliklerinin oluşumundan sonraki süreçte ödemeler nasıl bir seyir alacak hep birlikte göreceğiz. Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadarki süreçte sektörü ödemeler konusunda anladıklarını düşünüyorum. Maliye Bakanlığı’nın kamu hastanelerinin ödemeleri konusundaki tebliğindeki ödeme sınırlaması devletin tıbbi cihaz sektörünü yok etmesine ve yerli üretimin bu şartlarda başarılı olamayacağına dair önemli bir resmi belgedir. Bir hastane düşünün tüm ödemelerini yapacak, döner paylarını dağıtacak, para kalırsa en son tıbbi cihaz bedellerini ödeyecek. Böyle bir uygulamanın olduğu yerde üretici, İthalatçı yaşayabilir mi? Firmalar bir de kazanmadıkları paranın KDV ve vergisini tahsilattan çok önce ödüyorlar. Cihaz maliyetlerine ilave olarak, peşin vergi, KDV maliyetleri de ekleniyor. Firmalar yıllarca kazanmış gibi görünen kazançlarını bankalara faiz olarak ödemişler ve ödemeye devam ediyorlar.

KDV Uygulaması

Üretici hammaddeyi, aksam ve parça gibi girdi mallarını % 18 KDV oranıyla satın alırken bitmiş cihaz satışlarını % 8 oranıyla satmaktadır. Aradaki % 10 farkın maliyeden alınması bürokratik sebeplerden dolayı çok uzun sürelerden sonra alınabiliyor. Bu konu firmalara çok büyük finansman ihtiyacı oluşturuyor. Bu yanlış uygulamanın mutlaka düzeltilmesi gerekir. Ülke olarak tıbbi cihazı stratejik konu olarak kabul ediyor ve büyük Türkiye ye yakışan bir tıbbi cihaz üretim hamlesi başlatmak istiyorsak tıbbi cihaz üretiminin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekir. Aksi takdirde hükümetin iyi niyetli çabaları ve verilen teşvikler eyleme dönüşmeyecektir.

Mehmet Ali ÖZKAN

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu