Röportaj

“Türkiye’nin diagnostik alanında çekici bir pazar olduğunu görüyoruz”

Michael-Reiter

Siemens Sağlık Diagnostik Bölümü CEO’su Michael Reitermann, “Türk ekonomisinin genel istikrarı diagnostik pazarını doğrudan etkileyecektir” dedi.

Yusuf KÜRKÇÜOĞLU
Uluslararası Klinik Kimya ve Tıbbi Laboratuvarlar Federasyonu (IFCC) adına Türk Biyokimya Derneği tarafından T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen WorldLab 2014 Kongresi’nde Siemens Sağlık Diagnostik Bölümü, altın sponsorlardan biri oldu. Etkinlik süresince Siemens Diagnostik Bölümü birçok yeni ürününü tanıtma fırsatı buldu. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe katılan Siemens Sağlık Diagnostik Bölümü CEO’su Michael Reitermann, Medikal Plus’ın sorularını yanıtladı.

IFCC WorldLab alanında dünyadaki en büyük kongrelerden birisi galiba?

IFCC WorldLab İstanbul 2014 bu yıl Türkiye’de düzenlendi. Dünyada iki tane büyük ölçekli kongre var. Bir tanesi IFCC WorldLab diğeri de AAC (Amerikan Kliniksel Kimya Birliği). Geçtiğimiz yıllar içerisinde IFCC, AAC ile rakip olacak kadar büyüdü. Ben, ikisini de bu alanda dünyadaki en büyük kongreler olarak değerlendiriyorum.

Siemens’in diagnostik pazarındaki konumu nedir?
Diagnostik pazarını bir bütün olarak ele aldığımızda Siemens bu pazarda dünya ikincisi olarak konumlanıyor. İmmünoassay ve hemostasis sistemlerinde ise dünya lideriyiz. Türkiye pazarında şu anda üçüncüyüz. Bununla birlikte pazar segmentine bağlı olarak Türkiye’de ikinci, üçüncü veya dördüncü sırada gelebiliyoruz.

IFCC WorldLab’da hangi cihazları tanıttınız?
Klinik kimya ve immünoassay sistemlerinde iki yeni ürünümüzü tanıttık. Bunlar, ADVIA Chemistry XPT ve ADVIA Centaur XPT İmmünoassay Sistemleri. Birçok yeni yazılımımız da var. IFCC WorldLab’de merkez laboratuvarlar için geliştirdiğimiz yazılımımızı ve syngo Laboratuvar Stok Yönetimi (sLIM) yazılımımızı tanıttık. Burada ziyaretçilerin RAPIDComm Data Management System’ı (RAPIDComm Veri Yönetim Sistemi) tanıma fırsatı oldu. Dünyada ilk defa IFCC’de bu ürünlerimizi sergileme imkânı bulduk. Ayrıca, oldukça başarılı olan Aptio Otomasyon çözümümüzü de tanıttık.

Anahtar teslim laboratuvar hazırlıyor musunuz?
Otomasyon projelerinde esas odak noktamız müşterimizin mevcut iş akışını otomasyon aracılığıyla geliştirilmiş ve optimize edilmiş bir iş akışına dönüştürmek. Bunu yaparken müşterilerimize farklı Siemens ürünleriyle entegre olan farklı çözümler sunuyoruz. Siemens olarak bu alanda dünya lideriyiz. Diğer taraftan sadece laboratuvar çözümü isteyen doktorlara danışmanlık hizmeti veren bir şirketimiz de var. Siemens’in sunduğu tekliflerin başka bir avantajı ise online PEP ((Personalized Education Plan – Kişiselleştirilmiş Eğitim Planı) adlı eğitim programı. Siemens Sağlık Sektörü’nün vizyonu klinik mükemmellik ve iş akışı mükemmelliği sağlamak. İş akışı mükemmelliği üzerindeki odağımız, Siemens’i rakiplerinden ayırıyor.

İn vitro diagnostik (IVD) cihazlar alanında ne gibi yenilikler var?
Bu alanda büyük bir trend, tamamen IT çözümleri ile desteklenen maliyet tasarruflu merkezi laboratuvarların geliştirilmesi. Şu anda dünyada sağlık sisteminde diagnostiğin payı yüzde 2-3’lere ulaşırken, IVD sonuçları kritik öneme sahip klinik kararların yüzde 60-70’ini etkiliyor. İleriye dönük olarak ise diganostik alanı yardımcı diagnostikler aracılığıyla tedavi biliminde daha büyük bir etkisi olacak. Klinik olarak önümüzdeki 5-10 yılda gen dizilimi üzerinde yapılan çalışmalar RMB R&D’de daha fazla yer alacak. Bunu da geleneksel diagnostiği geliştirme alanlarından biri olarak görebiliriz. Siemens olarak, IVD testlerinin hastalar ve onların aileleri açısından kritik bir öneme sahip oluğunu biliyoruz. Bu yılki IFCC WorldLab, testin yapıldığı yerden tamamen bağımsız olarak daha iyi hasta bakımına imkân tanıyan klinik mükemmellik ve iş akışı çözümleri sağlayan ürün ve servislerimizi sergilemek için mükemmel bir platform sundu.

Test üretiminiz var mı?
Evet. 900 testi kapsayan geniş bir üretim yelpazemiz bulunuyor.

Bazı testlerde zamandan tasarruf önemli. Bu konuda neler söylersiniz?
Konuya yaklaşımımız; yazılım, analiz ve uygulamadaki çözümlerimiz ile oldukça açık. Yazılımlarımızla test sonuçlarını çok hızlı şekilde üretmek için testleri sistemlerimizin imkân tanıdığı şekilde önceliklendirebiliyoruz. Bazı testlerin bekleme süreleri sabit, bunları değiştiremiyorsunuz. Müşterilerimize akıllı çözümler sunabilmek için önemli olan sistemin kapasitesi. Otomasyon çözümümüzün şöyle bir avantajı var: Bugünkü geleneksel laboratuvar çözümlerinde aynı testlerin yapılma süreleri farklılıklar içerebilir. Sistemin otomatikleştirilmesi test sonuçlarının tutarlılığı ve tahmin edilebilirliği açısından yardımcı oluyor. Böylece laboratuarlar, diğer laboratuarların klinik birimlerinin aynı zamanda onkoloji ve kardiyoloji departmanlarının verimliliğine katkı sağlıyor. Siemens, bu alanda en geniş tecrübeye sahip olduğu için otomasyonda bir numara.

İlaç firmaları ile çalışmalarınız var mı?
İlaç sektöründeki en büyük iş ortaklığımızı Pfizer’le kurduk. Bunun dışında biyoteknoloji üzerinde çalışan firmalar ile partnerliğimiz de sürüyor. Devam etmekte olan birçok iş ortaklığı görüşmelerimiz de var.

Laboratuvarlarda operasyonel iş akışını optimize etmeye yardımcı çözümleriniz neler?
Global olarak baktığımızda Siemens iş akışı planlamaları açısından en geniş kurulu sisteme sahip. Müşterimize önce analizde, sonra uygulamada, sonra da orayı çalıştırmada birçok tecrübemizden faydalanarak en uygun çözümü sunabildiğimizi düşünüyoruz. Hiçbir laboratuvar birbirinin aynısı değildir. Çalışan, çıktı ve verimlilik açısından bakıldığında her müşteri birbirinden farklıdır. Bu yüzden onu çok iyi anlayıp, ona özel çözüm sunmak gerekir.

Türkiye’de diagnostik alanındaki pazar payınız nedir?
Türkiye’nin diagnostik alanında çekici bir pazar olduğunu görüyoruz. Türk ekonomisinin genel istikrarı da diagnostik pazarını doğrudan etkileyecektir. Burada tabii ülke politikalarının belirleyici olduğunu da söylemek gerekir. Türkiye pazarı kendi zorluklarını barındırıyor. Hükümetin maliyeti kontrol altına almak istediğini biliyoruz. Üretici firmalar pazar koşullarına uyum sağlamakla yükümlüler. Biz de onu sağlamaya çalışıyoruz.

Geri ödeme sistemi ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Bugünkü sağlık sisteminde, test, kan tahlili, MR çekimi vs başına devlet, sağlık sistemi bütçesiyle bir ödeme yapıyor. Eğer sistem, operasyonlar yerine toplam çıktı üzerinden bir ödeme yaparsa, başka bir deyişle ödeme tedavi sonucu üzerinden yapılırsa verimlilik artacaktır. Günümüzde ilaç tedavilerinin yüzde 20-60’ının hastalara etki etmediğini biliyoruz. Devlet, sonuçlara göre ödeme yaparsa bahsettiğimiz gelişmeler hızlanacaktır. Obama’nın son sağlık programının arkasındaki mantık da aslında bu, geri ödeme, sonuçlara bağı olarak yapılıyor.

Son 10 yılda Türk sağlık sektöründe yaşanan gelişmeleri nasıl görüyorsunuz?
Sağlık hizmetlerinde erişilebilirliğin artırılmasının doğru bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bu yapılmazsa insanlar sağlık hizmetleri almak için göç etmek zorunda kalıyor. Türkiye’de bu alanda doğru yönde bir gelişim ve sağlıklı bir ilerleme gerçekleştiriliyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu