Röportaj

KOAH’nın tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık olduğunu unutmayın!

Dünyada ölümlere sebep olan hastalıklar sırasında üçüncü Türkiye’de ise dördüncü sırada olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ile ilgili İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. M. Reha Çelik ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Özellikle sigara kullanımının tetiklediği ve kötü çevresel koşullar da eklendiğinde ölümcül sonuçlara kadar gidebilene solunum yolu hastalıkları son zamanlarda hem dünyada hem ülkemizde büyük bir tehdit. “İstatistiklerin yaşamı bu denli tehdit ettiğini gösterdiği bu hastalıkla ilgili belki de söylenmesi gereken en önemli nokta bu hastalığın önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğudur” diyen ve konu hakkında bizlere önemli bilgiler veren İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. M. Reha Çelik ile konuştuk. İşte o röportajdan satırlarımıza yansıyanlar.

Hocam öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1996 İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Göğüs Cerrahisi uzmanlık eğitimimi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladıktan sonra akciğer nakli üzerine eğitim almak amacıyla 3 yıl kadar New York Columbia Üniversitesi’nde bulundum. Halen İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktayım.

Göğüs Cerrahisi ile ilgili üniversitelerimizdeki son durum nedir? Eğitim, uygulama ve araştırma safhasında…

Göğüs Cerrahisi eğitimi zor, bedenen ve manen sorumlulukları ve yükümlülükleri ağır bir branştır. Yeterli maddi karşılığı da olmadığı kanaatiyle TUS sınavında tercih edilmeyen branşlardan biridir. Halbuki, ülkemizde gerek üniversite hastanelerinde gerekse uzmanlaşmış eğitim araştırma hastanelerinde yurt dışı ile eşdeğer yeterlilikte uzmanlık eğitimi verilmektedir. Özellikle akciğer kanseri başta olmak üzere akciğer hastalıklarında görülen artış nedeniyle, yakın gelecekte iyi bir göğüs cerrahına duyulan ihtiyacın giderek artacağı aşikar görünmektedir.

Yeni gelişmelerden de bahseder misiniz?

Gerek göğüs cerrahisi dalında gerekse tıbbın diğer billim dallarında gözle görülür bir ilerleme olduğu görülmektedir. Özellikle hastayı tedavi ederken daha az zarar vermek amacıyla “minimal invazif” olarak adlandırılan girişimsel yöntemler öne çıkmaktadır. Bunlar çoğunlukla, geleneksel olarak tedavide altın standart olarak kabul edilen tedaviler sırasında görülen komplikasyonları en aza indiren endoskopik tedavi yöntemleridir. Akciğer kanseri veya bronşiektazi gibi tedavi için akciğerin bir kısmının çıkarılmasını gerektiren ameliyatlarda kullanılan video yardımlı kapalı teknikler, benzer şekilde KOAH hastalarında uygulanan bronkoskopik hacim küçültücü yöntemler bunlara örnek olarak verilebilir. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde olduğu gibi belli başlı merkezlerde bu minimal invazif yöntemler hemen tüm akciğer hastalıklarında uygulanabilmektedir.

Dünyada ölümlere sebep olan hastalıklar sırasında 3.Türkiye’de ise 4. sırada olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) nedir?

İstatistiklerin yaşamı bu denli tehdit ettiğini gösterdiği bu hastalıkla ilgili belki de söylenmesi gereken en önemli nokta bu hastalığın önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğudur. Zararlı duman ve toz parçacıklarının uzun yıllar solunması ile gelişmektedir. Bu maruziyet sonucunda hava yollarında oluşan iltihabi yanıt ilerleyici hastalığa neden olmakta ve uzun vadede diğer organ sistemlerini de etkilemektedir.

Erken teşhisi mümkün müdür? En önemli belirtileri nelerdir?

KOAH hastalığına yakalanan hastalarda en sık görülen şikayetler öksürük ve balgam çıkarmadır. Maalesef her 10 hastadan 8’i sigara içicisi olduğu için bu şikâyetlerini sigara ile ilişkilendirip önemsememektedirler. Zamanla çabuk yorulma ve nefes darlığı gelişince doktora başvurmaktadırlar. Halbuki genellikle “nefes testi” ya da “üfleme testi” diye bilinen çok basit bir solunum fonksiyon testi ile tanısı konulabilen bir hastalıktır. Üstelik erken dönemde saptanır ve oluşumuna sebep olan başta sigara olmak üzere zararlı faktörler ortadan kaldırılırsa hastalığın oluşması önlenebilmektedir.

KOAH gelişimine yol açan nedenler nelerdir?

Sigara ve diğer tütün ürünleri KOAH gelişiminin en önemli nedenleridir. Bunun dışında ailesel yatkınlık, meslek bağlı zararlı gazlara ve parçacıklara maruz kalma gibi etkenler öne çıkmaktadır. Bunun yanı sıra iç ve dış ortam hava kirliliği de hastalığın gelişiminde önemli bir etkendir.

Türkiye’de ne kadar sıklıkta görülmektedir? KOAH’ın yaygınlığı nedir?

Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı ülkemizde, gelişmiş ülkelerin aksine giderek artmaktadır. Halen 40 yaşın üzerindeki her 5 kişiden birinin KOAH olduğu gösterilmiştir. İşin kötüsü ülkemizde her 10 KOAH hastasından sadece biri hastalığının farkındadır.

Korunmanın yolları nelerdir?

Hastalıktan korunmak için kişisel önlemler her zaman yeterli olmamaktadır. Temel olarak sigaradan ve zararlı gazlardan uzak durmak gerekmektedir. Toplu yaşanan yerler için getirilen sigara yasağının uygulanmasındaki problemler göz önüne alındığında kişisel çözümlerin yeterli olmadığı görülmektedir. Benzer şekilde zararlı gazlara maruz kalma potansiyeli olan iş yerlerinde de gereken önlemlerin alınması ve uygulamaların dikkatli şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda yasal önlemlerin uygulanabilirliğini artırmak zorunludur. Sigaraya başlama yaşının 10 yaşlar olduğunu ve sigara içicilerinin yüzde 80’inin 20 yaşından önce sigaraya başladığını düşünürsek, en öncelikli sorunuz sigaraya başlamanın önlenmesidir.

KOAH’ın tedavisi mümkün müdür ve tedavi yöntemleri nelerdir?

KOAH özellikle erken yakalandığında önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bütün dünyada KOAH’ın tedavisi ciddi sağlık harcamalarına neden olmaktadır.Tedavinin ilk ve en önemli aşamasını hastalığa yol açan etkenlerin önlenmesi oluşturur. Hastalık uzun adında da belirtildiği gibi hava yollarının tıkanması ile seyderen ve zamanla ilerleyerek diğer organ sistemlerini de etkileyen bir hastalıktır. Hastalığın hızlı ilerlemesine yol açan atakların önlenmesi de elzemdir. Bu nedenle tedavisi hastalığın evresine göre planlanmaktadır. Bu da, nefesini açmaya ve yaşam konforunu artırmaya yönelik ilaç ve yaşam tarzı değişikliklerini içeren tedaviden, bronkoskopik girişimlere hatta akciğer nakline kadar uzanan geniş bir spektrumda yapılmaktadır.

Ameliyatsız tedavi seçeneği var mı?

KOAH hastalarında ameliyat, ileri evrelerde akciğerlerin oluşan tıkayıcı hastalık nedeniyle ve fonksiyonlarını bozacak şekilde genişlemesi aşamasında gerekli olmaktadır. Hastalıklı akciğer alanlarının çıkarılıp, sağlıklı akciğer alanlarına fonksiyon görme şansı veren ameliyatlar ya da akciğerlerin sağlıklı akciğerlerle değiştirilmesini gerektiren nakil ameliyatları yapılmaktadır. Bu ameliyatlar ile sağlanan başarı oranları tatmin edici düzeyde olmadığı gibi, ciddi komplikasyonlar ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle sınırlı sayıda hastada ve çok iyi seçim kriterleri gözetilerek uygulanmalıdır.

Günümüzde ameliyatlarda oluşan sorunları en aza indirebilmek düşüncesi ile ameliyatsız, bronkoskopik hacim küçültücü teknikler geliştirilmiştir.

Volüm azaltma işlemleri nelerdir? Herkese uygulanabilir mi?

Volüm azaltma işlemleri, tıkayıcı hastalık nedeniyle yapısı bozulan ve iş göremez halde genişleyen hastalıklı akciğer alanlarının devre dışı bırakılarak, genişleme nedeniyle bası altında kalmış sağlam akciğer alanlarının etkili çalışabilmesini amaçlayan yöntemlerdir. İlk önceleri açık ameliyatlar ile hastalıklı alanların çıkarılması şeklinde tarif edilmiştir. Bu alanda sağlanan gelişmeler ile bu ameliyatlar video yardımlı, kamera ile görüş sağlanan kapalı ameliyatlara evrimleşmiştir. Günümüzde ise hastaları ameliyat etmeden, hava yollarının içine bronkoskopik olarak girilen ve hastalıklı kısımlarının bu işlem sırasında değişik metodlar ile devre dışı bırakılmasını sağlayan yöntemler geliştirilmiştir.

Gerek ameliyat ve gerekse bronkoskopik yöntemlerin uygulanıp uygulanamayacağı, uygulanacaksa hangi yöntemin tercih edilmesi gerektiği uzmanlaşmış hekimler tarafından karar verilmesi gereken bir durumdur. Kime ve hangi yöntemin uygulanacağına, yıllar süren çalışmalarla ortaya konulmuş seçim kriterlerine göre karar verilmektedir.

Akıllı tel uygulaması kimlere ve ne şekilde yapılır?

Akıllı tel uygulaması, bronkoskopik hacim küçültme işlemlerinden bir tanesidir. Standart solunum fonksiyon testleri ile KOAH tanısı almış hastalarda, solunum fonksiyonlarının daha detaylı ölçülmesi ve göğüs tomografilerinin değerlendirilmesi sonrasında uygulama için uygun hastalar belirlenir. Genel anestezi altında uyutulan hastalara, herhangi bir kesi olmaksızın, nefes borularından bronkoskop ile girilerek uygulama yapılır. Hava yolları içerisine, etkilenmiş akciğer alanlarının sönmesini sağlayacak şekilde yerleştirilen, şekil hafızalı yani yerleştirme sonrasında önceden belirlenmiş şeklini alan nitinol tellerdir.

Ülkemizde uygulanan tedavi yöntemlerini tıp alanında kendini ispatlamış ülkelerle karşılaştırdığımızda, biz nasıl bir konumdayız?

Tıp tüm dünyada sürekli değişen ve gelişen bilim dallarından biridir. Gelişmiş ülkeler bu alandaki ilerlemelere öncülük etmektedir. Sevindiri olan ise bu gelişmelerin çok kısa sürede ülkemizde de karşılık bulması ve uygulanabilir hale gelmesidir. Ülkemizde sağlık uygulamaları gelişmiş ülkelerle paralel seyretmektedir. Sorun, bilimin takibi ve uygulanabilir olmasından ziyade sağlık uygulamaları sırasında oluşan idari ve toplumsal zorluklardır. Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet ve zaman zaman görülen idari sorunlar gibi faktörler, hekimlerin çalışma şevkini ve yeniliklere ulaşma imkânlarını kısıtlamaktadır.

Sigara kullanan fakat henüz bir sıkıntıyla karşılaşmamış olan kişiler hangi testleri uygularlarsa risk altında olduklarını görebilirler?

KOAH basit bir solunum fonksiyon testi ile tanısı konulabilen bir hastalıktır. 40 yaşının üstündeki özellikle de sigara içmiş ya da hâlâ içen bireyler yılda bir kere KOAH polikliniklerine ya da herhangi bir Göğüs Hastalıkları Polikliniğine başvurarak bu testi yaptırabilmektedir.

Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

KOAH önlenebilir hastalıklardan sadece bir tanesidir. Akciğer kanseri, akciğerin zarının kanseri ve benzeri bir çok ölümcül hastalık toplumsal farkındalık ve yaşam tarzı değişiklikleri ile en aza indirilebilmektedir. Bu konuda biz hekimlere düşen görev sadece tedavi etmek değil, koruyucu hekimlik yapmaktır. Bu bağlamda basın-yayın organlarına doğru bilginin yayılması ve farkındalığın artırılması yönünde verdikleri destek için teşekkür ederiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu