Kongre - Fuar

Tuzu az tüketmek de sağlığa zararlı!

nefroloji-kongresi
Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof.Dr. Siren Sezer, fazla tuz tüketiminin kan basıncını yükselttiğini, kiloalımını hızlandırdığını, bazı kanser risklerini artırdığını; yetersiz tuztüketiminin de kalp ve böbrek hastalığı gibi bazı organ hasarları riskiniartırabileceğini açıkladı.

Prof-Siren-SezerTürk Nefroloji Derneği tarafından Antalya Belek’te yapılan ’33. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi’ kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof.Dr. Siren Sezer, sağlıklı bir yaşam için tuz tüketiminin ayarlanması gerektiğini söyledi. Günde 5 ile 6 gram arasında, yani 1 çay kaşığı kadar tuz önerdiklerini belirten Sezer, “Türk toplumu maalesef bunun çok daha fazlasını kullanıyor.16-17 gramlara kadar çıkan tuz tüketimi, son yıllardaki birtakım önlemlerle 14grama kadar indi” dedi.

Fazla tuz tüketiminiz zararlarından söz edenProf. Dr. Sezer, şunları söyledi: “Fazla tuz kan basıncını yükseltir. Kilo alımı hızlanır. Kırık riski artar. Bazıkanser riskleri artar. Tuz tüketimini azaltmak için öncelikle sofradan tuzukaldırmamız gerekiyor. Aldığımız gıdaların içeriğine dikkat etmeliyiz.Özellikle hazır gıdalarda, koruyucu anlamda tuz ve tuz bileşikleri bulunuyor.Örneğin zeytinde fazla tuzu sık görüyoruz. Gıdalardaki tuz miktarınınazaltılması için birtakım çalışmalar yapılıyor. Ailelere bu konuda büyük işdüşüyor. Okullardaki kantinlere çok iş düşüyor. Çünkü çocuklar hazırgıdalardan, cipslerden, fast food’tan ciddi anlamda tuz alıyor. Bir fast foodhamburger ürününde 6-7 gram tuz var. Çocuk bunları yiyerek bir günde almasıgereken tuz miktarını bir öğünde almış oluyor. Bu nedenle, hazır gıda satılanbütün yerlerde tuzun azaltılması gerekmektedir”

Çok tuzun ne kadar zararı varsa, tuz kullanmamanın da sağlığa zararlı olduğu bilgisini verenSezer, “Kişinin sağlıklı kalmak uğruna tüm yiyeceklerdeki tuzu kesmesiniönermiyoruz. Çok düşük tuz da vücuttaki sempatik sinir sistemini artırıyor. Birdizi kalp hastalığı riski olmak üzere vücuttaki bazı organlardaki hasar riskiniartırabilir. Kişi sağlıklı ise, kan basıncı normal ise şeker hastası değil ise,kilosu iyiyse sıfır tuz gibi bir gıda önerimiz yok. Sıfır tuzun zararlı olduğunusöyleyebiliriz. O yüzden 5-6 gram tuz sağlıklıdır ve herkesin bu aralıkta tuztüketmesi gerekiyor. Özellikle hekim kısıtlaması olmadığı takdirde 3 gramınaltına inmesi sağlıklı kişiler için bir risktir. Aşırı düşük tuz tüketmekböbrek hastalığı riskini artırabilir” diye konuştu.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim ÜyesiProf. Dr. Bülent Altun da tuz tüketimi ve yaşam tarzıyla ilgili bilgiler verdi.Obezite ile tuz tüketimi arasındaki ilişkiden bahseden Prof. Dr. Altun, “Hipertansiyonutedavi ederken yaşam tarzı önemlidir. Nefrologlar olarak tuzu önemlevurgularız. Tuz kan basıncını yükseltmenin dışında kalp ve böbreğe zararlarınınolduğunu biliyoruz. Tuz tüketimi Türkiye’de yüksek. Obezite ile tuz arasındaciddi ilişkiler kuruluyor. Tuzun yoğun tüketilmesi kilo artışı ve karınetrafında yağın artışına neden oluyor. Dolayısıyla tuzu kısarken bir anlamdakilo alma riskimizi azaltmış oluyoruz” diye konuştu.

Organ bağışını artırmalıyız

Türk Nefroloji Derneği İkinci BaşkanıProf. Dr. Aydın Türkmen, kadavra bağışının artması için STK’lar olarakçalıştıklarını söyledi. Toplumun bu konuda hala duyarsız olduğunu da belirtenTürkmen, “Nedense bu konuda toplumu bir türlü ivmelendiremiyoruz. Bu bir kültürmeselesi ilkokul ve liseden itibaren bu kültürü yerleştirmek lazım. Uzun sürelibir şey bu durum. Ektik tartışmalar da var. İran modeli gibi bir durum mesela,devlet kendisi fakir insanlardan böbrek alıp zengin hastalara veriyor. Bu çokhoş bir şey değil. Bir organı ticaret metası olarak görmek hoş değildir”dedi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.Bülent Tokgöz ise, yılda en az bir defa nefroloji muayenesinden geçmekgerektiği uyarısında bulundu. Diyabeti olan insanlarda aşama aşama böbrekyetmezliğinin ortaya çıktığını belirten Tokgöz, idrarda protein kaçağıbaşladığı zaman işin sonunun diyalize kadar vardığını ifade etti.

Hasta özel kurumu, uzman kamuyu tercihediyor

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı ÖğretimÜyesi Prof. Dr. H. Zeki Tonbul, diyalizle ilgili güncel bilgiler verdi. Böbrekyetmezliğinde temel tedavinin hala hemodiyaliz olduğunu belirten Prof. Tonbul,diyalize giremediği için ölen hastanın olmadığını belirtti. Nefrologların yüzde90’ının kamuda çalışması nedeniyle özel merkezlerdeki hastaları nefrologlarıntedavi edemediğine de değinen Prof. Tonbul konuşmasını şöyle sürdürdü:

“61 bin böbrek hastası var, bunun 57bini hemodiyaliz 4 bini periton diyalizi ile tedavi görüyor. Türkiye diyaliztedavisi konusunda son 20 yılda büyük gelişme sağladı. Diyalize giremediği içinölen hasta yoktur. Diyaliz hizmetleri batı standardında olup kalitelidir.Diyaliz hastalarının yüzde 70’i özel merkezlerde tedavi görmektedir. Bunakarşılık nefrologların yüzde 90’ı kamuda çalışmaktadır. O yüzden özelmerkezlerdeki hastaları nefrologlar tedavi edemiyor. Ağırlıklı olaraksertifikalı diyaliz hekimi ve hemşireler aracılığıyla yürütülüyor” dedi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu