Tıbbi cihaz sektörünün 2023 ihracat hedefi 10 milyar dolar

akdag-ekspomedSağlık Bakanı Recep Akdağ, sektörün 2023 yılı ihracat hedefi olan 5 milyar dolar değerini kolaylıkla aşarak 10 milyar dolara çıkılabileceğini söyledi.
Ekspomed 2012 19. Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz, Teşhis, Tedavi, Koruma, Rehabilitasyon Ürün, Cihaz, Sistem, Teknoloji, Donanım ve Hastaneler Fuarı, Labtek 2012 15. Uluslararası İstanbul Laboratuvar Teknoloji, Sistem ve Donanımları Fuarı ve Ekspotermal 2. Termal, Doğal Sağlık, Rehabilitasyon Merkezleri, Sağlık Ürünleri, Donanımları ve Malzemeleri Fuarları’nın açılış töreninde bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Recep Akdağ; “Ülkemizdeki sağlık sistemi, tüm dünyanın model olarak gördüğü bir sistem haline geldi. Yurt dışından ülkemize tedavi görmek için gelen hastaların sayısı her geçen gün artıyor ve bu da sağlık turizmimizin gelişimine katkıda bulunuyor. 2023 vizyonumuz kapsamında dünyada üretilen son teknoloji sağlık araç ve gereçleri ülkemizde de üretmeyi hedefliyoruz” dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’de son 9 yıl ciddi bir değişim ve dönüşümün yaşandığına işaret ederek, bir istikrar ve huzur ortamında olan Türkiye’de ekonominin, ekonomiyle birlikte sanayi ve ihracatın da geliştiğini ve ithalatın arttığını söyledi. Yeni açıklanan rakamlarda, güzel bir gelişmenin görüldüğüne işaret eden Akdağ, ülkenin cari açığında geçen yıla kıyasla ay olarak ciddi azalma olduğunu vurguladı. Akdağ, yakın bir gelecekte ihracatın artarak önce ithalatı yakalayacağını, sonra da geçeceğine inandığını dile getirerek, Türkiye’deki müteşebbisin böyle bir kabiliyeti olduğunu belirtti. Sağlık Bakanı Akdağ, özel hastanelerin hizmet ederek bir katma değer oluşturduğunu, yurt dışından gelen hastaların da bu sektörün ihracatı içinde sayılması gerektiğini anlatarak, Türkiye’nin, sağlık turizmi açısından da gelecek yıllarda büyük bir atılım gerçekleştireceğini kaydetti. “Türkiye’de sağlık hizmetinin ödeyicisi büyük ölçüde devlet tarafıdır” diyen Akdağ, bir taraftan genel bütçeden, bir taraftan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödemeleriyle Türkiye’de sağlık harcamalarının 4’te 3’ünden daha büyük kısmının Sağlık Bakanlığı tarafından karşılandığını söyledi. Akdağ, Türkiye’den çok daha zengin, sosyal güvenlik sistemleri oturmuş, sağlık sigortacılıkları çok daha eski ülkelerde bile vatandaşın cepten ödemelerinin daha yüksek olduğunu vurgulayarak, hatta herkesin sosyal adalet ve refah anlamında gıpta ile baktığı Kuzey ülkelerinde dahi vatandaşın sağlığa cepten ödediği paranın oransal olarak Türkiye’dekinden daha yüksek olduğunu bildirdi. Türkiye’de kişi başına yaklaşık olarak 550 dolar civarında sağlık harcaması olduğunu, bunun yaklaşık 400 dolarlık bir kısmını kamunun gerçekleştirdiğini, 50 dolarlık kısmının ise özel sektörün yatırım olarak gerçekleştirdiğini anlatan Akdağ, vatandaşın cebinden çıkan paranın yılda kişi başına 100 dolar civarında mütevazi bir rakam olduğunu söyledi. Akdağ, Türkiye’de ilaç endüstrisi, tıbbi cihaz endüstrisi ve sanayisini geliştirmek için asıl belirleyici tarafın kamunun satın aldığı hizmetler olduğuna işaret ederek, kamunun, bir taraftan bu hizmetleri kamuya ait kaynaklarla vatandaşa ulaştırdığını, öbür taraftan da hizmetlerin büyük bir kısmının kamunun hastaneleri tarafından geliştirildiğini kaydetti.

En büyük alıcı Sağlık Bakanlığı
Sağlık Bakanı Akdağ, “Dolayısıyla piyasada imal veya ithal edilen bir ürününü kim satın alacak diye baktığımızda büyük alıcının Sağlık Bakanlığı olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı ile sektör arasında ilişkilerin çok önemli olduğuna dikkati çeken Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı örnekler vermek isterim. Sağlık Bakanlığı 2002 yılında 14 milyon dolar bir aşı tedarik etmekte ve bunu çocuklarımıza ücretsiz olarak yapmaktaydı. Bu rakam geçtiğimiz yıl 250 milyon doları aştı. Bütün dünyanın kullandığı en gelişmiş aşılar artık Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından satın alınıyor ve bu aşıları çocuklarımıza vatandaşlarımıza sunuyoruz. Üç aşı kaldı. Peki biz bunu yaparken bunun yanında neyi geliştirdik- Mevzuatın el verdiği ölçüde Türkiye’de dünyanın en gelişmiş iki aşısının dolum aşamasına kadar imal edilmesi şartını getirdik. Lisanslı olarak bu aşıyı üreten firma bir Türk firmasıyla üretimi gerçekleştirdi. Şimdi önümüzde bu şekilde yeni Offsetle alakalı düzenlemeler de yaptığımız için bu şekilde birçok fırsatlar açılmaya başlandı. Aşıyı sadece dolum olarak değil başından itibaren üretim olarak da Türkiye’de yaptıracağımız bir döneme giriyoruz. Kan ürünlerini başından itibaren imal edebileceğimiz üretebileceğimiz bir döneme giriyoruz.”

“Üretimler Türkiye’de gerçekleşecek”
Sektörün, Sağlık Bakanlığı ve hükümetin gelecek vizyonunu net olarak görmesi gerektiğine işaret eden Akdağ, “Biz, üretimin büyük ölçüde Türkiye’de gerçekleşeceği bir gelecek planlaması yapıyoruz. Bu lisanslı ürünler içinde böyle. Büyük alıcı durumunda olduğumuz için, biz devlet tarafı ve Sağlık Bakanlığı tarafı olarak lisanslı üreticiler de yerine göre kendileri ya da Türk ortakları ile Türkiye’de üretim ihtiyacını göreceklerdir” şeklinde konuştu. Akdağ, lisanslı ürünlerin Türkiye’de üretimini teşvik edecek mevzuatı şu anda oluşturulduğunu anlatarak, “İthalatçı sektör de bilmelidir ki, bu ürünler gelecekte büyük ölçüde Türkiye’de üretilecektir. Bunu ben büyük satın alıcı olarak söylüyorum. Buna ilişkin taleplerimiz olacak, sektöre, ‘buyurun gelin yarışın, Sağlık Bakanlığı’na ya da Sosyal Güvenlik Kurumu’na satın ama Türkiye’de bunu üretmek zorundasınız’ diyeceğiz. Herkes kendisini buna hazırlamalı, zihnen hazırlamalı” dedi. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bir yandan vatandaşa, büyük ölçüde bir hizmet arzı geliştirmesi oluştururken, işini geliştirirken, öbür taraftan tabii olarak sektöre bir alan açmış olduklarını aktaran Akdağ, sadece Türkiye’de tüketilen tıbbi malzeme ve cihaz açısından bile sektörün ciddi bir genişleme gösterdiğini ifade etti. Bakan Akdağ, bu sektördeki firmaların, ekonomik işbirliği ve ortaklıklar içine girmeleri gerektiğini dile getirerek, aksi halde yüksek teknoloji ürünü ihraç etmenin mümkün olmayacağını söyledi. Akdağ, göreve geldiklerinde Türkiye’deki kamu hastanelerinde sadece 18 adet MR cihaz varken bugün bu rakamın 300 civarında olduğunu söyledi. Akdağ, medikal sektörde bugünkü yaklaşık 400 milyon dolar ihracat değerlerinin 2023 yılı hedefi olan 5 milyar dolar değerini kolaylıkla aşabileceğini, hatta yerli üretim artışının meydana getireceği ithal ikamesi yoluyla da 5 milyar dolar ek bir değer ile 2023 yılında ulusal ekonomiye toplam 10 milyar dolar tutarında bir katkı sağlayabileceğini vurguladı.

Sağlık turizmi
Sağlık turizmi açısından Türkiye’ye gelen misafir hastalardan özel hastanelerce elde edilen gelirlerle ilgili vergilendirme konusunda ilgili bakanlıkla da görüştüklerini anlatan Akdağ, muhtemelen yakın gelecekte bunu sağlamış olacaklarını kaydetti. Akdağ, tıbbı cihaz sektörü açısından da sağlık turizminin gelişmesinin son derece önemli olduğunu belirterek, sağlık turizminin sadece günübirlik muayene edilen ve ilaç yazılan hastalarla ilgili olmadığını, sağlık turizmi açısından, Türkiye’nin tercih edildiği açık kalp, ortez-protez ve göz ameliyatları, diş ile ilgili alanların tıbbi cihazlarla bağlantılı alanlar olduğunu belirtti. Recep Akdağ, yeni teşvik sisteminde tıbbi cihaz ve ilaçlar açısından büyük gelişmeler olduğunu, çok ciddi teşvikler sağlayacaklarını dile getirerek, bütün meselenin, gerek Offset alımları, gerek teşvik mekanizmaları açısından sermaye ve tecrübenin birleştirilmesi olduğunu, bakanlık olarak buna her türlü desteği vereceklerini söyledi.

Piyasa gözetim denetimi
Kaliteyi gösteren “CE belgesi” meselesinin AB ile ortak direktifler altında zaman zaman kalite için yeterli olmadığını bildiklerini belirten Bakan Akdağ, yapılan bazı yanlışlar olduğunu, bu yanlışların Türkiye’deki tıbbı cihaz kullanımına sirayet etmemesi için piyasa gözetim denetimini kuvvetlendirerek geliştireceklerini vurguladı. Sağlık Bakanı Akdağ, “Kalite ve hasta güvenliğinin, son derece dikkatli takip edileceği yıllara girmekte olduğumuzu herkes bilmelidir. Piyasa gözetimi itibarıyla yeni elemanlar yetiştiriyoruz, yeni sistemler kuruyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye’nin sağlık sisteminin, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile dünyanın izlediği, birçok ülke tarafından da model olarak incelediği bir sistem haline geldiğini kaydetti.

5 milyar dolarlık ihracat
Törende; Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir ile Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkanı Kemal Yaz da birer konuşma yaptı. Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir yaptığı konuşmada, 2003 yılında başlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, tıbbi cihaz sektöründe yerli üretimde ciddi değişim ve dönüşüme sebep olduğunu hatırlattı. Demir şöyle konuştu: “2004 yılında yürürlüğü giren CE mevzuatının ihracatta büyük katkılar sağladığını gördük. 2003 yılında 90 civarında olan üretecimiz bugün 900 seviyelerine yükselmiştir. 2003 yılında 14 milyon dolar civarında olan ihracatımız 2010 yılında 110 milyon civarındaydı. 2011 yılındaki veriler 400 doları geçtiğimizi gösteriyor. Dolayısıyla 8 yıllık süreçte yaklaşık 30 kat bir artış yaşanmış. Bu gerçekten anlamlı bir büyüme. Bugün bu rakamları yeterli bulmuyoruz. Devletimizin 2023 vizyonunda sektör olarak 5 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Bunun gerçekleştirilebilecek bir hedef olabileceğini görüyoruz. Bugün tıbbi cihaz pazarında ithalatın yüzde 85, yerli üretimin yüzde 15’lik bir paya sahip olduğunu söylüyoruz. Bu oranı 2023 yılında yüzde 50 seviyesine çekmeyi planlıyoruz. Bununla ilgili üniversite-sanayi-kamu elbirliğiyle ciddi çalışmalar yapmaktadır. Son 2 yıldaki gelişmeler bize bu cesareti veriyor. İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun kurulması önem taşıyor. Sektörün adı konulmuş oldu, tescillenmiş oldu. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’na teşekkür etmek istiyorum. Offset uygulamalarının kanun ve kararname kapsamına alınması önemli. Toplu alımlarla ilgili ciddi rahatsızlıklarımız var. Offset uygulamalarının programa alınması sektörümüz ve yerli üreticilerimiz açısından önemli olmuştur.” Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkanı Kemal Yaz da konuşmasında, tıbbi cihaz sektörünün ülkemizde sürekli değişmekte ve yenilenmekte olduğunun altını çizdi. Konuşmaların ardından fuarın açılışı yapıldı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tek tek stantları dolaşarak firma yetkililerinden ürünleri hakkında bilgi aldı.

Ekspomed&Labtek 2012 Fuarları sağlık dünyasını bir araya getirdi

Ekspomed 2012 19. Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz, Teşhis, Tedavi, Koruma, Rehabilitasyon Ürün, Cihaz, Sistem, Teknoloji, Donanım ve Hastaneler Fuarı, Labtek 2012 15. Uluslararası İstanbul Laboratuvar Teknoloji, Sistem ve Donanımları Fuarı ve Ekspotermal 2. Termal, Doğal Sağlık, Rehabilitasyon Merkezleri, Sağlık Ürünleri, Donanımları ve Malzemeleri Fuarları, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın katılımıyla düzenlenen törenle Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilere açtı. Akdağ, “Dünyada üretilen en son teknolojileri biz de üretmeyi hedefliyoruz” dedi. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nin 6 sergi salonunda ve 35.000 metrekare alanda eş zamanlı gerçekleştirilen Ekspomed 2012, Labtek 2012 ve Ekspotermal Fuarları’na ilgi büyüktü. Fuara katılan çok sayıdaki yerli yabancı firma üretimlerini sergiledi. Tüm dünyadan sektör temsilcilerini bir araya getiren ve dünyanın önde gelen uluslararası pazarlama platformlarından biri olma özelliğini taşıyan fuarlara 30.000’e yakın ziyaretçi katıldı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm kurum hastaneleri ve T.C. Kızılay Derneği yetkililerinin yanı sıra başhekimler, doktorlar, eczacılar, laboratuar çalışanları, tıp ve veteriner fakülteleri mensupları, tıp fakültelerinin mikrobiyoloji, biyokimya, fizik, tedavi ve rehabilitasyon anabilim dalı başkanları, öğretim üyeleri, medikal turizm firmaları yetkilileri, termal tesisler, kaplıcalar, rehabilitasyon merkezleri yöneticileri de dahil olmak üzere tüm sektör temsilcilerini bir araya getiren fuarlara Türkiye dahil olmak üzere 37 ülkeden 1060 firma ve firma temsilciği katıldı. TÜYAP İcra Kurulu Başkanı Serdar Yalçın fuarla ilgili olarak, “Hükümetimizin KOBİ politikalarından son derece memnunuz. Fuarımızın yüzde 40’ına tekabul eden tam 170 firma Hükümetimizin 2 yıl önce geliştirdiği KOBİ programları sayesinde buraya katıldılar. Dünya çapında 100 ülkede tanıtım çalışmaları gerçekleştirdik. Bunun sonucunda 13 farklı ülkeden satın alma heyetleri organize ettik. Fuarların ürün çeşitliliği ve katılım oranı her geçen yıl artıyor” dedi.

“Usûl-i Kadim ile Akliyye” sergisi
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’ndeki 7. Salonda, BRSHH standında sergilenen koleksiyon ise, Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından açıldı. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E. A. Hastanesi (BRSHH), geleneksel Türk sanatları kullanılarak hazırlanan “Usûl-i Kadim ile Akliyye: Minyatür, Hat ve Tezhiple Psikiyatri” koleksiyonunu sanatseverlerin beğenisine sundu. Ekspomed 2012’de sergilenen koleksiyonun açılışı Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ve BRSHH Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt tarafından gerçekleştirildi. Koleksiyon, sanatseverler tarafından fuar süresince gezildi. Modern psikiyatrinin sunduğu imkânları göz ardı etmeksizin insana bir başka psikiyatri penceresinden bakma arzusuyla hazırlanan koleksiyon, minyatür, hat, tezhip, resim, ebru, kaligrafi gibi geleneksel sanatlarla “ruh, ruh sağlığı, psikiyatri” sözcüklerinin çağrıştırdıkları ve psikiyatri tarihinin kült olmuş simgelerini yorumluyor. Koleksiyonda, yaklaşık 15 yıldır tezhiple ilgilenen ve bu konuda birçok başarıya imza atmış olan usta sanatçı Sabriye Şeker’in ve alanında isim yapmış sanatçıların eserleri yer aldı.

Medikal dernekler stant açtı

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Ekspomed ve Labtek 2012 Fuarı”nda, Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF), Marmara Sağlık Sektörü İşadamları Derneği (MASSİAD) ile Samsun Medikal Sanayi Kümelenme Derneği (MEDİKÜM) birer stant açtı. “Sağlığın Özü, Sektörün Sözü İçin Kümelendik” sloganıyla fuarda stant açan MEDİKÜM, yerli ve yabancı iş adamlarından büyük ilgi gördü. Fuara, tıbbi cihaz ve cerrahi el aletleri sektöründe dünyanın üçüncü kümelenme merkezi olan Samsun firmaları da katılıyor. MEDİKÜM Derneği’nin de stant açtığı fuarda dernek yetkilileri ve üreticiler, yabancı iş adamlarına “Türkiye sağlık sektöründe geleceğini Samsun’da kuruyor” mesajı vererek, onları iş birliği ve yatırıma davet etti. MEDİKÜM standını ziyaret eden yabancı iş adamları ve firma yöneticileri, sektörel kümelenmenin önemine dikkat çekerek, Samsun’daki kümelenmeyle yakından ilgilenip bilgi edindi. MEDİKÜM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, Ekspomed ve Labtek 2012 Fuarı’nın hem dernek hem de Samsun firmaları açısından olumlu geçtiğini söyledi. Dr. Aydemir, “Bu fuar Samsun’un tanıtımı ve yaptığımız üretimlerin kalitesini ortaya koymak açısından çok önemliydi. Bu nedenle hem firmalarımız stant açtı hem de MEDİKÜM olarak yerimizi aldık. Özellikle derneğimizin standına gösterilen ilgiden oldukça memnunuz” dedi.

Yürüme engelleri “Ekso” ile ortadan kalkıyor
Ekspomed 2012 Fuarında kanser tedavisinde ve yürüme engeli olan hastalar için devrim niteliği taşıyan 2 yeni ürünün Türkiye’de ilk kez tanıtımı gerçekleştirildi. Pille çalışan biyonik bir aygıt olan “Ekso”, ayağa kalkmakta ve yürümekte zorlanan kişilere kalıcı çözümler sunabilen ve kullanıcının kıyafetinin üzerine giyebildiği robot bir iskelet işlevi görüyor. Bu ürün, aynı zamanda içindeki motorlar ve sensörlerin sayesinde vücudun dengede kalmasını ve kullanıcı için doğru pozisyonun alınmasını sağlıyor. Çift taraflı paralel ayakları kullanıcının rahat ve güvenli hareket etmesini cihazın gövdesi ve bacakları ise kullanıcının kendi başına içine rahat bir şekilde girebilmesi ve çıkabilmesi için tasarlanmış. Hasta, 5 dakikadan kısa bir süre içerisinde tekerlekli sandalyeden Ekso sisteme geçiş yaparak kendini cihaza bağlayabiliyor ve ayağa kalkıp yürüyebiliyor. Ekso, omurilik yaralanmalarına bağlı yürüme engeli olan ve nörolojik rahatsızlığı olan hastaların yanı sıra MS, ALS ve Parkinson hastalığı olanlar tarafından da kullanabilecek. Yürüme engelli kişiler için “Giyilebilir Robotik Ayağa Kaldırma/Yürütme Sistemi” adı verilen “Ekso” için tüm ziyaretçilere fuar süresince uygulamalı tanıtım çalışmaları gerçekleştirildi.

Kanser tedavisinde yeni bir umut: HIFU
Ameliyatsız tümör tedavi sistemi olan “HIFU” ise önümüzdeki 20 yılın yeni tümör tedavi sistemi olarak görülüyor. HIFU (High Intensity Focused Ultrasound) yüksek yoğunlukta odaklanmış ultrason dalgasını kullanarak patojenik dokuyu ısıtmak ve yok etmek için kullanılan çok hassas bir terapotik ultrason yöntemi. Tümöre terapotik veya ablatif bir ultrason enerjisi seviyesi uygulamadan önce, planlama ve hedefleme yapmak amacıyla eş zamanlı bir görüntüleme yöntemiyle tedavi uygulanacak bölgenin ve tümörün görüntülenmesi gerekiyor. Bu görüntüleme yöntemleri yaygın olarak USG ve MRI olarak biliniyor. HIFU tekniğinde; ultrason dalgasının odaklanarak yoğunluğunun artması sağlanıyor. Bu yoğunluğu artan odaklanmış ultrason demeti, odak noktasında termal bir ısı artışı meydana getiriyor. 65ºC – 100ºC arası artan bu ısı dokuda ablasyona sebep oluyor. Ekspomed Fuarı’nda tanıtılan HIFU tekniği terapötik tümör tedavisinde minimum düzeyde toksik radyasyon yaydığı için odak noktasının uzağına termal etki azalıyor, böylece komşu dokulara minimum yan etki yapmış oluyor. HIFU tekniğinde ablasyon yapılacak tümörün hacimsel olarak taranması gerektiğinden bu taramayı eş zamanlı görüntülemek komşu dokulara yanlış hedefleme sonucu zarar vermemek için büyük önem taşıyor. MRI görüntüleme tekniğinde bir görüntü 6 saniyede alınabiliyor. Bu şekilde hem eş zamanlı görüntü elde edilemiyor hem de tedavi 3 – 4 saat gibi uzun bir süre alıyor. USG görüntüleme tekniğinde ise taranacak bölge ve tümör eş zamanlı gözlemlendiği için doktor tümörü tam olarak hedefleyebiliyor ve ablasyon yapabiliyor. Bu yöntem ile tedavi yaklaşık bir saat gibi çok daha kısa bir süre alıyor. HAIFU firmasının JC ve JC 200 modelleri USG görüntüleme tekniğini kullanarak çalışıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu