Kamunun tıbbi cihazda toplu alıma yönelmesi tekelleşme sebebi

Kamunun tıbbi cihazda toplu alıma yönelmesi tekelleşme sebebiMASSİAD Başkanı Kazım Eryaşar, “Kamunun tıbbi cihazda toplu alımlara yönelmesi sektörde endişeyle karşılanıyor. Tıbbi cihaz maliyetleri ileride artabilir” dedi.

Marmara Sağlık Sektörü İşadamları Derneği (MASSİAD) Başkanı ve İstanbul Ticaret Odası Tıbbi Aletler Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Kazım Eryaşar, kamunun tıbbi cihazda toplu alımlara yönelmesinin sektörde kaygıyla karşılandığını söyledi. Eryaşar, “Bu alımlar küçük ölçekli firmaların yok olmasına ve ileri dönemlerde tekelleşmeye yol açacak” uyarısında bulundu. Tıbbi cihaz sektörü, 2011 yılında özellikle ihracatta ciddi bir atılım yaparak, 400 milyon doların üstünde ihracat gerçekleştirdi. Sektörün 2023 yılında ihracat hedeflerini 5 milyar dolara taşıdığını belirten Kazım Eryaşar, bu rakamın ulaşılamayacak, çok iddialı bir rakam olmadığını söyledi. Sektörde ciddi bir dinamizm olduğuna işaret eden Eryaşar, tıbbi cihazda hâlâ pazarın yüzde 85’inin ithalata, yüzde 15’inin de yerli üretime dayalı olduğunu bildirdi. “İç pazarda gidilecek daha çok yol var” diyen Eryaşar, teşvik yasası ve ofset uygulamalarda sektöre verilecek fırsatların bu hedeflere ulaşmayı daha da kolaylaştıracağını ifade etti.

Tıbbi cihaz maliyetleri artacak
2003’te Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulamaya konulması ile birlikte sektörde büyük değişikliklerin yaşandığını dile getiren MASSİAD Başkanı Kazım Eryaşar, şunları söyledi: “2012 yılındaki beklentiler SGK geri ödeme fiyatlarının güncellenmesi ve iyileştirilmesi yönünde. Bütçe Uygulama Tebliği (BUT) fiyatlarının, tedavi ve hizmet fiyatlarının maliyetini karşılayamaz duruma gelmesi, resmi ve özel sağlık kurumlarıyla birlikte tıbbi cihaz sektörünü de ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. 2 Kasım 2011’de yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yasası’na atfen kamu hastane birliklerinin kurulması ve teşkilatlandırmadaki yeni yapılanmanın sektörümüzü ne kadar etkileyeceğini bu yıl yaşayarak göreceğiz. Üniversite hastanelerinin büyük bir kısmının ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin bazılarının tahsilatlarında geçtiğimiz yıl büyük sıkıntılar gündemdeydi. Bu yılın ilk 5 ayında da sıkıntılar büyüyerek devam ediyor. Kamunun tıbbi cihazda toplu alımlara yönelmesi sektörde endişeyle karşılanıyor. Bu alımlar küçük ölçekli firmaların yok olmasına ve ileri dönemlerde tekelleşmeye yol açacak. Bunun sonucunda tıbbi cihaz maliyetleri ileride daha da katlanacak.”

Yerli üretime destek verilmeli

Günümüzde ileri teknoloji ürünü tıbbi cihazların büyük ve tekel konumundaki firmalar tarafından üretildiğini söyleyen İTO Meclis Üyesi Cengiz Balçık da, “Bu cihazları üreten firmalar aynı zamanda bilgisayar, elektronik ve diğer alanlarda da üretim yapıyor. Bu firmalar araştırma ve geliştirmeye yeterli kaynak ayırarak tüm dünyaya yön veriyorlar” dedi. Türkiye’nin tıbbi cihaz, alet ve sarf malzemesinde büyük oranda dışa bağımlı olduğunun altını çizen Balçık, tıbbi cihazların neredeyse tamamının, tıbbi alet ve sarf malzemelerinin de yaklaşık yüzde 90’ının ithalat yoluyla karşılandığını bildirdi. Balçık, tıbbi cihaz üreticilerine devlet tarafından gerekli desteklerin verilmemesinden yakınarak, “Yerli üreticilerimiz, ameliyathane, yoğun bakım cihazları, tıbbi sarf malzemeleri, cerrahi el aletleri, anestezi ve reanimasyon cihazları, hastane demirbaşları, hasta karyolaları, elektronik hastane sistemleri, laboratuvar ürünleri, ortopedik cerrahi ürünleri, implantlar, ortez ve protez cihazları üretebilmektedir. Bu ürünlerin birçoğu yabancı emsalleriyle aynı kaliteye sahip olup dünyanın birçok ülkesine ihraç edilebilmektedir” diye konuştu.

İthalat baskısı var

Cengiz Balçık, çözüm bekleyen sorunlarını şöyle sıraladı: Yeterli sanayi olmadığı için lobi yapılamaması, üreticinin korunamaması. İthalat baskısının meydana getirdiği sıkıntılar. Kalitesiz Uzak Doğu ürünleriyle rekabet edememe. Teknik Şartname Veri Bankası’nın olmamasından dolayı kamu alımları esnasında yaşanan sıkıntılar. Sanayi-üniversite ve kamu işbirliğinde yaşanan koordinasyon eksikliği. Sağlıklı yürütülemeyen piyasa gözetimi-denetimi. Yürürlükte bulunan ithalat rejimindeki uygulamalar. AB teknik mevzuat uyum çalışmaları kapsamında yeterli miktarda ulusal onaylanmış kuruluş olmaması. Enerji maliyetlerinin yüksek oluşu. KDV’nin yüksek olması ve KDV iadesinde yaşanan gecikmeler. Ara mal ithalinde yüzde 3 KKDF uygulaması. Asgari ücret üzerinden alınan prim, vergiler ve işveren hissesi miktarı yüksek. Peşin vergi sisteminin işletme sermayesini olumsuz etkilemesi. Kamu alımlarında mal veya hizmet bedeli ödeme süresinin belirli olmaması. Ticaret ve sanayi odalarında sektörün belirlenmiş bir adının olmaması.

Ödeme vadeleri çok uzun

Sektörde ödemelerde dengesizlikler olduğunu ileri süren İstanbul Ticaret Odası Tıbbi Aletler Meslek Komitesi Başkan Vekili Eyyüp Suavi Kalan ise, vadelerin uzamasından yakındı. Üniversite hastanelerinin vadeleri 10-18 aya kadar çıkarmalarının sektörü zora soktuğuna dikkat çeken Kalan, “Devlet hastaneleri 4–8 ay gibi vadelerle ödeme yapıyorlar. Özel hastaneler de aynı şekilde vadeleri artırdılar. ‘6 aya peşin’ diyen özel hastaneler var. Bu durum sektördeki irili ufaklı firmaları finansal anlamda zora sokmaktadır. Çünkü ithalat ve imalat yapan firmaların vadeleri maksimum 4 ayı geçmemektedir. Aradaki açığı kapatmak isteyen firmalar da kazandıkları 3 kuruşu bankalara faiz olarak ödemektedirler. Bu yüzden gerek kamu gerekse özel sektördeki kurumların bu duruma hassasiyet göstermesini bekliyoruz” diye konuştu. “KDV ödemelerinin de muhtasar ödemeleri gibi 3 ayda bir yapılması, en azından uzayan vadelerde bizlere can suyu olacak” diyen Kalan, tahsil edilmeyen faturanın KDV’sini ödediklerini kaydetti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu