Orhan Taşova

Arif Birkan İzgin

Merhaba,

Hayat fırsatlar doludur deriz, ancak her zaman unuttuğumuz birşey vardır: Fırsatlar zamanlarına bağlıdır.

Ömrü bir sermaye olarak düşünürsek, o sermayeyle yapılacak onca iş, alınacak onca cesur riskler vardır ki, küçük gündelik meşgaleler arasında zamanın rüzgarına kapılıp gitmekten kendimizi alıkoyamayız.

Bazı insanlar vardır: Bir tohumu atıp onu yıllarca büyütmek için ellerinden geleni yaparlar, her zorluğa göğüs gerip o nüve’yi hayata kazandırmak için her türlü riski alırlar.

Medikal sektöründe yerli üretimin ilk kurucularından, Türk sanayiine gönül vermiş Sayın Arif Birkan İzgin böyle bir insandı.

Ömür sermayesini güzel değerlendirdi; öyle ki, Medikal sektörünün öncü kuruluşlarından olan Nüve’yi, yıllar boyunca büyüterek bugünlere getirdi.

Geçen yıl, 45. yılını kutlayan Nüve Sanayi Malzemeleri İmalat ve Ticaret A. Ş.’in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Sayın Arif Birkan İzgin’i, 2013’ün son günlerinde 26 Aralık 2013 günü ebediyete uğurladık.

Bu vesileyle, merhuma Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Başımız sağolsun.

Yeni yılın hemen öncesinde, Türkiye’miz ve sektörümüz adına yaşadığımız bu acı kayıp bana, onun hatırasıyla birlikte yeni yıllar ve gelecek zamanlar için tekrar düşünme fırsatı verdi.

Yeni yıl daima, iyi dileklerle gelir. Yeni yıl mesajlarımız, yeninin eskiden farklı olmasını temenni ederek, hep daha iyiye, daha güzele yol almanın dileklerini taşır. Aslında hayatın tekrarlanan devinimi içinde her yıldönümü eşiği, geceyle gündüzün eşiği gibi, yeni heyecanların ortaya çıktığı zaman dilimleridir.

İnsan, geçmişten geleceğe doğru yürürken, her eşiğin başında durup, yeniden düşünür, yeniden arar, yeniden arzular. Yaşadıklarımız, zaman içinde hayatımızda bir istikrar oluşturmuştur, oluşturmuştur ama atalet riskinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Philadelphia Temple Üniversitesi Psikoloji bölümünden Prof. Frank Farley kişilik üzerine yapmış olduğu araştırmalar sonucunda iki temel kişilik tipi üzerinde yoğunlaşmış.

Bunlardan ilki “T,” ikincisi ise “t” tipi insanlar. İngilizce “heyecan, ürperme” anlamına gelen “thrill” kelimesinden esinlenilerek geliştirilen bu teoriye göre, büyük T harfi sınıfına girenler sürekli yeni ve daha güçlü heyecanlar arayan kişilikler. Küçük t harfi ise daha çok risksiz bir yaşamı tercih edip, tehlikelerden uzak duran insanların kişiliğini tanımlıyor.

“Faktör T” Profesör Farley’e göre kişinin kendi başına riskle yüzleşmeye ne kadar eğilimi olduğu ve buna ne kadar gereksinim duyduğunu gösteriyor. Sözkonusu riskler, bedensel olduğu kadar zihinsel de olabiliyor. Yani kişi kendini her iki anlamda ya da bunların yalnızca birinde riske atarak heyecan arayışına girebiliyor. Profesör bu durumu açıklarken şöyle diyor: “Bana göre bir insanı çıplak ellerle bir kayaya tırmanmaya yönlendirenle, Albert Einstein’ı tüm hayatını bir fizik kanununu bulmak için harcamaya yönelten, aynı meydan okuma duygusu ve bilinmeyene yapılan yolculuk heyecanı.”

“Titreme ya da ürperme”, ya da bir başka deyişle “Faktör T”, her yeni yıla girerken benim aklıma düşen bir duygudur.

Yeni yılda büyük T’yi mi, yoksa küçük t’yi mi temsil edeceğim; bu ikisi arasında salınıp duran yaşamımda yeni keşifler, yeni heyecanlar, yeni başarılar için risk almaya cesaret edebilecek miyim?

Ardımda iyi bir nüve bırakabilecek miyim?

Sağlıcakla kalın.

Orhan TAŞOVA

orhan@medikalplus.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu