Makale

Anne adaylarının en büyük kabusu: Ya düşük yaparsam?

anne-adaylari
Gebelik kaybı, gebeliğin ilk yirmi haftası içinde görülebilen, görülme sıklığı yaş ilerledikçe artan bir durumdur. Gebelik haberinin alınması ile birlikte anne adayları sevinç ile korku karışımı duygular yaşamaya başlar.

Gebe kalmış olmanın sevinci kaybetme korkusu ile karışabilir, hatta anne adayının kişilik yapısı ve kaygı eğilimli olup olmamasına bağlı olarak bu korku sevince baskın çıkabilir, bu durum düşük riskinin azaldığı gebelik haftalarına girilene dek devam ederek anne adayının sıkıntılı bir gebelik süreci geçirmesine neden olabilir.

Annelik içgüdüsü doğuştan sahip olduğumuz, kadınları erkeklerden ayıran en büyük farklardan biri. Henüz rahmine düşmemişken bile anne adayının bebeğiyle bağ kurmasını sağlayan da bu içgüdüdür, gebelik durumunda kaybetme korkusu geliştirmesine neden olan da… Bu korkuyu yaşayan anne adaylarına ılımlı yaklaşılmalı, korkuları hafife alınmamalı ve normalize edilmelidir. Korkuların ne kadar gerçekçi olduğu da bir yandan tartışılmalı, gerçekten riskli bir durum olup olmadığı anne adayını takip eden kadın doğum uzmanının da desteği ile araştırılmalıdır. Riskli bir durum yoksa, anne adayının psikolojik destek alması sağlanarak gevşeme tekniklerinin de öğretilmesiyle kaygının azaltılması hedeflenmelidir.

Anne adayının korkularının gerçeğe dönüştüğü, düşük riski taşıdığı durumlar ile de maalesef karşılaşabiliyoruz. Bu risk kimi zaman kendisini en baştan gösterirken, kimi zaman ise gebelik süreci sorunsuz devam ederken bile bebeğin gelişiminin bir anda durması gibi beklenmedik bir şekilde de gerçekleşebiliyor. Bu gibi durumlarda gereken tıbbi önlemlerin alınması, anne adayının karşılaşabileceği durumlar ile ilgili önceden bilgilendirilmesi, düşük durumunda ve sonrasında kabullenme ve toparlanma sürecinde takip ediliyor olması şarttır. Kadın doğum uzmanı ve psikolog işbirliği, en çok bu noktada devreye girmektedir.

Düşük sonrası toparlanma süreci nasıl olmalı?

Bebek kaç haftalık olursa olsun, anne adayı gebelik haberini yeni almış ya da bebeği ile kısa da olsa bir süre geçirmiş olsun, düşük yapan bir kadın duruma normalden fazla tepki verebilir. Depresyon belirtilerine bu dönemde sıklıkla rastlanır. Gebeliğin nasıl meydana geldiğinin (doğal yoldan ya da tüp bebek tedavisi ile) bu noktada önemi yokmuş gibi görünse de tedavi yoluyla elde edilen gebeliklerde yaşanan kayıp durumlarında üzüntünün boyutu daha büyük olmaktadır. Yaşanan maddi manevi güçlükler, harcanan onca emeğin boşa gittiği düşüncesinin de kayıp duygusuna eklenmesiyle durumla başa çıkmak zorlaşmaktadır.

Düşük yapan bir kadın belki de hayatının en büyük kaybını yaşamaktadır, çoğunlukla yalnız kalmak ve acısını tek başına yaşamak ister. Eşinin destek çabaları yetersiz kalabilir, eşine ulaşamadığını hissedebilir. Kayıp sonrası yaşanan bu süreç anne adayının toparlanma ve hayata dönme sürecinin hızlanması için tamamlaması gereken yas sürecidir. Acısını mümkün olduğunca içinden geldiği gibi yaşamasını önerdiğimiz bu sürecin uzunluğu, bebek ile kurulan psikolojik bağın yoğunluğuna bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Anne adayının mesleği, meşguliyetleri, çalışan bir kadın olup olmaması, çalışmıyorsa bile boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği toparlanma sürecini hızlandıran etmenlerdir.

Kayıp sonrasında anne adaylarının başa çıkmakta en çok zorlandığı duygu, suçluluk duygusudur. Yaşadığı kaybın nedenlerini sorgularlar ve her sorgulama kendilerinde buldukları bir ihmal ya da hata ile son bulur. Unutulmaması gereken en önemli nokta, düşüğün nedenlerinin % 90 oranında embriyonun gelişiminde meydana gelen kromozomal bozukluklara, kimi zaman ise genetik faktörlere bağlı olduğudur. Yani, bebeğin gelişimi söz konusu olduğunda anne adayının yaptığı ya da yapmadığı hiçbir şey düşüğe sebebiyet vermez, bu durumda suçluluk duyan bir kadın aslında kendisine hiç ait olmamış bir sorumluluğu üstlenmek dışında bir şey yapmamaktadır. Yas sürecinin normalden uzun sürmesi halinde, anne adayı psikolojik destek almaktan çekinmemelidir. Aksi takdirde, üstesinden gelememiş ve belki de bastırmış olduğu olumsuz duygular tekrar gebe kalması halinde su yüzüne çıkarak rahatsızlık verebilmekte, o aşamada bu duygular ile başa çıkmak çok daha zor olabilmektedir. 

Miray Bozburun
Uzman Psikolog 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu