9. Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi Antalya’da düzenlendi

jinekoloji-kongresiTJOD Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil kongrede sezeryanla doğum oranlarının düşürülmesine yönelik çalışmaların da gündeme geldiğini söyledi.

9. Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi Antalya’da düzenlendi. Ultrasonun gebelikte olumsuz etkileri olduğuna dair bir bilimsel kanıt bulunmamakla birlikte, Türkiye’de ise ultrasonla yapılan kontrollerin sayısının dünya standartlarının üzerinde olduğuna dikkat çekildi. Gebelikte ”Omega-3 kullanımının erken doğum riskini azalttığı ve bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etkileri olduğu bildirildi. Obezitenin kısırlığa yol açabildiği ve tüp bebek tedavisinde başarıyı düşürdüğü açıklandı. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil de kongrede sezeryanla doğum oranlarının düşürülmesine yönelik çalışmaların da gündeme geldiğini bildirdi. Bu konuda kadınların bilinçlendirilmesinin, gebe okullarının yaygınlaştırılmasının ve okullarda cinsel eğitim derslerinin verilmesinin büyük önem taşıdığını kaydeden Prof. Dr. İtil, şöyle konuştu: “Hekimlere, bununla ilgili meslek içi eğitim verilmeli. Ayrıca, alt yapı ve sağlık ekibinin güçlendirilmesi gerekli. Doğum salonları yerine, doğum odaları olmalı. Ağrıyla baş etmek için anestezi uzmanları görevlendirilmeli. Hatta anestezi teknisyenleri doğum sırasında ağrının azaltılması için daha fazla etkin olmalı. Anestezi uygulamasının mümkün olmadığı durumlarda ağrı kesiciler devreye sokulmalı. Ülkemizde artık ağrısız doğum daha fazla yapılıyor ama yeterli değil. Anestezi uzmanlarının sayısının artması, sezaryenle doğumların azalmasında etkili olur.” Prof. Dr. İtil, ayrıca kongrede kadına yönelik şiddetin de ele alındığını, bu konuda jinekologların da bunun önlenmesinde diğer unsurlarla birlikte görev alabileceğini sözlerine ekledi.

TJOD 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, basın toplantısında yaptığı açıklamada, aşırı şişmanlık ve obezitenin sağlıklı yaşamı tehdit eden önemli bir sorun olduğunu belirterek, özellikle kadınların menopoz döneminden sonra kilo alma eğiliminde olduğunu ve kalp hastalıkları riskinin neredeyse erkeklerle aynı düzeye ulaştığını söyledi. Hormonal düzensizliklerin kadınların kilo vermelerinin önündeki en büyük engel olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tıraş, menopoz dönemindeki kadınlarda diyete direncin çok yüksek olduğunu ifade etti. Tıraş, kadınların bu dönemde zayıflama planı uygulanmadan önce mutlaka hormon dengelerini sağlamaları gerekliliğine dikkati çekti. Genç yaştaki kadınları kilo vermekten ve çocuk sahibi olmaktan alıkoyan Polikistik Over Sendromu ile ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Tıraş, bunun her beş kadından birini etkilediğini, nedeninin tam olarak bilinemediğini; tedavinin ise belirtilere yönelik olarak planladığını anlattı. ”Bu sorunun, şişmanlığa mı, yoksa şişmanlığın mı bu soruna yol açtığı” tartışmaları yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Tıraş, ”Bu hastalık, hem dünyada ve hem de Türkiye’de artıyor. Türk kadınlarının yüzde 20-25’inde bu hastalık görülüyor. Böyle olunca da şişmanlık ya da bunun neden olduğu üreme sorunları, fazla kilo, elma tipi şişmanlık gibi sorunlar da ortaya çıkıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Tıraş, yumurtlama bozukluğunun, adet görememe ya da geç adet görme gibi sorunları da beraberinde getirdiğini vurguladı.

TJOD Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir de kongrede gebelikte ultrasonla takibin de ele alındığını belirtti. Türkiye’de gebelik döneminde ultrasonla, bebeğin gelişiminin her evresinin izlendiğini dile getiren Demir, ABD’de sadece gebelik döneminde üç kez ultrasonla yapılan muayenenin ödendiğini bildirdi. Bu ülkede 11-14. haftada ense kalınlığına, 18-22. haftada anatomik gelişime ve gebeliğin son döneminde de bebeğin ters gelip gelmediğine bakıldığını anlatan Prof. Dr. Demir, şunları kaydetti: “Hastalarımız, bizlere bu kadar sık ultrasona girmenin bir zararı olup olmadığını soruyor. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde anne karnındaki bebeğin ultrasonla takibi sınırlı sayıda yapılıyor. Ultrasonun gebelikte olumsuz etkileri olduğuna dair bir bilimsel kanıt bulunmamakla birlikte, Türkiye’de ise ultrasonla yapılan kontrollerin sayısı dünya standartlarının üzerinde. Ses dalgası olduğu için ultrasonun bilinen bir zararı yok. Bizi asıl ilgilendiren konu, inceleme sırasındaki ısı artışıdır. Ultrason incelemesi sırasındaki ısı artışının hangi dönemlerde hangi biyolojik etkilere sebep olabileceği konusu ise kesin değil. Domuzlarda yapılan bir çalışmada iki dakikadan uzun süreli bir uygulamanın olumsuz etkileri olabileceği görülmüştür. Genel yaklaşım, 1.5 derecelik ısı artışının, zararı olmayacağı yönündedir. Beş dakika süreyle 4 derece artıştan fazlasının zararlı olabileceği bildirilmiştir.” Prof. Dr. Demir, ultrason ile takibin uzun süreli bir inceleme yapılmadan gerçekleştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

ABD’deki Penn State Milto S. Hershey Medical Center Direktörü Prof. Dr. Serdar Ural da gebelikte omega 3 kullanımının anne ve bebek üzerindeki olumlu etkilerine dikkati çekti. ABD’de yapılan çalışmalarda, gebelere verilen vitamin destekleri içinde Omega-3’ün de bulunmasının büyük yararlar sağladığı ve bebeğin zihinsel gelişimini olumlu yönde arttırdığının belirlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Ural, bir soru üzerine planlı hamileliklerde Omega-3’e gebelik öncesinde başlanması ve emzirme döneminde de devam edilmesi gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Ural, Omega-3’ün gebelik döneminde ilk 5 ayda 1 kapsül, daha sonraki aylarda da 2’şer kapsül içilmesinin uygun olduğunu belirtti. Basın toplantısına; Prof. Dr. Fazlı Demirtürk, Prof. Dr. Fuat Demirci, Doç. Dr. İsmail Dölen de katıldı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu