Sağlık sektöründeki konsolidasyon süreci devam ediyor

Sağlık sektöründeki konsolidasyon süreci devam ediyorDaruma Kurumsal Finansman Yöneticileri, “Yeni hastane açılmasının önündeki engeller kaldırılmadığı sürece konsolidasyon süreci devam edecektir” diyor.

Türkiye’nin en büyük 500 şirketine ve orta/büyük şirketlere borç ve sermaye finansmanı konularında hizmet veren, Orta Asya ve Balkanlarda faaliyet gösteren kamu ve özel sektör şirketlerine de benzer hizmetler sağlayan Daruma, sahip olduğu geniş ağ sayesinde borç ve sermaye finansmanı çalışmalarını başarıyla sonuçlandırmakta. Sağlık sektöründe özel sermaye yatırımlarının başlaması ve son 10 yıldır artmasıyla birlikte özellikle bu yatırımların finanse edilmesi konusunda Daruma çok ciddi faaliyet gösterdi. Türkiye’deki birçok özel sağlık yatırımının finanse edilmesinde ve bu yatırımın gerçekleşmesinde önemli katkılar sunan Daruma Kurumsal Finansman Yönetici Ortak Özkan Yavaşal ve Daruma Kurumsal Finansman Birleşme ve Satın Alma Bölüm Müdürü Hayrettin Büyükizgi ile çalışmalarını konuştuk:

Öncelikle bize biraz Daruma’dan bahseder misiniz?

Daruma Türkiye’de orta ve büyük ölçekli firmalara finansal danışmanlık hizmetleri sunan bir kurumsal finansman firmasıdır. Özellikle firmaların büyümesine yönelik gerek borç gerekse sermaye finansmanı sağlanması konusunda danışmanlık yapıyoruz. İşimiz firmalarımızın ihtiyacı olan finansmanı gerek borç gerekse sermaye veya benzeri finansman ürünleriyle en iyi şekilde yapılandırmak ve anahtar teslim temin etmek, bunu yaparken de en iyi koşullarda yapmak.

Daruma Kurumsal Finansman olarak bugüne kadar Türkiye’de ne kadarlık projenin finansmanına imza attınız? Bunda sağlık sektörü yüzde kaçını oluşturuyor?

Daruma kurulduğu günden itibaren sadece borç finansmanı olarak 2 milyar Avro’nun üzerinde kredi sağladık müşterilerimize. Sağlık sektörü borç finansmanı söz konusu olduğunda toplam portföyümüzün yaklaşık %10’una denk gelmekte. Sermaye ortaklıkları açısından ise Türkiye’nin en tecrübeli kurumsal finansman firması olduğumuza inanıyoruz. Aşağıdaki işlemlerimize baktığınızda sektörde işlemlerin çoğunda danışman olarak rol aldığımızı görebilirsiniz…

Sağlık sektöründe kuruluşunuzdan bu yana hangi işlemleri yaptınız?

Memorial Hastanesi, Medical Park, Acıbadem, Dünyagöz, Mesa Hastanesi, Universal Hospital, Güven Hastanesi, İstanbul Vatan Sağlık Hizmetleri A.Ş., Anadolu Hastaneleri, Deva Holding A.Ş. ile çalışmalarımız oldu.

Yabancı yatırımcıların ülkemizde sağlık sektörüne bu kadar çok yatırım yapmasını neye bağlıyorsunuz?

Sağlık sektörü sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yatırımcıların/özel sermaye fonlarının ilgisini çeken sektörlerin başında gelmektedir. Bunun temel nedenleri, sektörün krizlerden ve durgunluk dönemlerinden diğer sektörlere oranla daha az etkilenmesi, regüle edilen bir sektör olması ve büyüme fırsatlarının çok olmasıdır. Yatırım fonlarının önem verdiği dönemli bir diğer yatırım kriteri ise, çıkışın planlanıldığı tarihte ve sorunsuz olmasıdır. Bu bakımdan sağlık sektörü iyi bir geçmiş performansa sahiptir. Hem halka arz hem de ikinci bir özel sermaye işlemine konu olabilmesi bakımından, çıkışı nispeten kolay olan bir sektördür. Son olarak, sağlık sektörü servis verdiği kişiler ile (hastalar) direkt temas eden ve faaliyette bulunduğu yıllarda milyonlarla ifade edilen bir kitleye sağlık hizmeti verdiğinden, yatırımcı firmanın bilinirliğini arttırır ve prestij katar. Türkiye özelinde ise devletin sağlık hizmeti sunan bir kurumdan sağlık hizmeti satın alan bir kurum haline dönüşmesi ve bunun hem sektörün büyüyeceğine işaret etmesi hem de yatırımcılar için risk profilini daha çekici kılmasının önemi büyük.

Sağlık sektöründeki yerli markaların son dönemlerde kapılarını yatırımcılara açmasını neye bağlıyorsunuz?

Bunun ana sebebi büyüme ve büyümeden kaynaklanan finansman ihtiyacı. Özellikle hızlı büyüyen sektörlerde hem yatırım ihtiyacı hem de büyümenin paralelinde ek işletme sermayesi ihtiyacı oluyor. Firmaların belli bir seviyeye kadar kredi kullanma imkânı var, fakat aynı zamanda finansal olarak güçlü devam etmek ve dengelerini bozmamak için belli bir seviyeye kadar kredi kullanmaları söz konusu. Bunun yanında konjonktürel olarak da hızlı büyüyen sektörlerde ön sıralarda yer almak bir firmanın kredi ile karşılayabileceğinden daha fazla finansman gerektirebiliyor dolayısıyla firmalar bu ihtiyaçlarını sermaye ortaklıklarıyla karşılıyorlar. Bu yönden aslında bu ortaklıklar firmalar için stratejik bir önem de arz ediyor. Bu çerçevede özellikle sağlık sektörünün gelişimi göz önüne alındığında, şirketlerin büyümelerini hızlı bir şekilde gerçekleştirme arzusunda oldukları çok açıktır. Bu ihtiyacın altında farklı motivasyonlar olmakla birlikte, en önemli etkenin piyasaya ilk girenin yakalayacağı avantajı kullanmak istemelerinin yattığı görülür. Hastane hizmetlerinden daha kolay faydalanılmasına imkân veren yapısal değişikliklerin olması, talebin artmasına bu da yukarıda bahsedilen hızlı büyüme motivasyonun doğmasına neden olmuştur. Sonrasında, hastane işletmecileri hizmetlerini olabildiğince yurt geneline yaymak ve bunu da daha kısa bir zaman zarfında gerçekleştirmek için sermaye ve sermaye benzeri ürünleri kullanmaya yönelmişlerdir. Tabi, bunun bir de karşı bacağı vardır, yani sermaye desteği ile bu şirketlerin hedeflerine ulaşabileceklerine inanan, sektörde gelecek gören yatırımcılara ihtiyaç vardır. Son dönemdeki gelişmelere bu açıdan bakarsak, yatırımcı ve girişimcilerin ortak bir paydada buluştuğunu söylemek doğru olacaktır. Fonlara olan ilginin artmasını sadece parasal gerekçelere bağlamak da çok doğru olmaz. Yatırımcıların kaynak dışında firmalara getirdiği maddi olmayan katma değerler ve faydalar da söz konusu. Bunlardan en çok dile getirileni şirketin kurumsallaşmasında ve şeffaflaşmasında oynadığı önemli roldür. Son olarak, eğer şirket sahiplerinin halka açılma gibi bir planları varsa, bu plan öncesinde yatırım fonları ile yapacakları ortaklık, hem halka arz öncesinde hem de halka arz aşamasında şirketi değerini en üst düzeye çıkarmasında etmesi açısından faydalar sağlar.

Markalar neden özellikle yabancı yatırımcıları tercih ediyorlar? Siz bir hastane grubu adına görüşmelere başladığınızda yerli yatırımcılarda bu sürece dahil oluyor mu? Eğer olmuyorsa bunun nedeni nedir?

Türkiye bildiğiniz gibi sermaye eksiği olan bir ülke. Mevcut sermaye sahipleri de kendi işlerini büyütmek için sermayelerini kullanıyorlar. Dolayısıyla Türkiye’de henüz kurumsal nitelikli sermaye yatırımcıları yok denecek kadar az, fakat yavaş yavaş bu alanda gelişmeler de görmekteyiz. Son senelerde ise giderek bazı şirket ortaklıkları ile ilgili işlerde yerel sermayedarlar ile görüşmelerimiz de oluyor, dolayısıyla sürece dahil oluyorlar. Hatta sağlık sektöründe bizim danışmanlığını yapmış olduğumuz Memorial Hastaneleri – An-Deva Sağlık Grubu işlemi bu tür bir yerel sermaye işlemi olarak görülebilir, her ne kadar Memorial Grubu’nun yabancı menşeli bir ortağı olsa da.

Ülkemizde bulunan hastane gruplarından yurt dışında yatırım yapan oldu mu? Veya planlayan var mı? Bu süreçte de siz kendilerine danışmanlık hizmeti veriyor musunuz?

Tüm hastane grupları yerel piyasanın bir noktada doyuma ulaşacağının bilincindeler. Ancak geçtiğimiz dönemde, yurt içinde o kadar çok yeni hastane açılışı ve satın alımı gerçekleşti ki, tüm gruplar konsantrasyonlarını bu yeni hastanelerin karlılığına ve mevcut sistemlerine entegrasyonuna verdiler. Dolayısıyla yurt dışı yatırımlar tam olarak ikinci planda olmasa da, hazırlık aşamaları devam eden bir yatırım süreci olarak kaldı. Ayrıca gururla belirtmekte fayda var. Özel hastanelerimiz fiziksel olarak yurt dışında var olmakla kalmayıp aynı zamanda hastane yönetimi alanında danışmanlık vermeye başlamışlardır. Bu da gösteriyor ki, özel hastanelerimiz, hem altyapı olarak hem de üst yapı olarak isterikleri noktada yurt dışında yatırım yapmaya hazırlar. Daruma, 30 ülkeyi kapsayan uluslararası bir network olan “merger-alliance” üyesidir. Bu noktada hastanelere, yurt dışında diğer lokal hastaneleri satın alma ya da stratejik ortak bulma konularında danışmanlık hizmeti vermektedir.

2011’i ele aldığınızda 2010’a göre sağlık sektöründeki yatırımlarda ne gibi hareketler oldu?

Daruma olarak 2011 yılında sağlık sektöründeki en büyük işlemlerden biri olan Alman hastaneler grubunun IFC, PGGM ve ADM Capital’a satışını gerçekleştirdik. Eğer Acıbadem hastanelerinin satışı 2011 yılında gerçekleşmez ise, bu yılın en büyük yatırımı olacaktır.

2012’de bu alandaki beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir? Gündeminizde yeni projeler var mı?

2012 ve sonrasında sağlık sektöründeki konsolidasyon sürecinin devam ettiğini görüyoruz. Konsolidasyona sadece işleyen hastaneler değil, lisansı alınmış ve inşaat halinde olan yatırımlar ve hatta ön lisansların konu olduğunu görüyoruz. Yeni hastane açılmasının önündeki engeller kaldırılmadığı sürece bu konsolidasyon süreci devam edecektir. Sektörde büyüme ve dinamizm hız kesmeden devam ediyor, bizim de gündemimizde yeni projeler var.

Özellikle hangi bölgelerdeki / bölge ülkelerindeki yatırımcılardan ilgi görüyoruz?

Yatırım fonlarını şu ya da bu bölge diye ayırt etmek günümüz dünyasında çok mümkün değildir. Türkiye’de yatırım yapmış fonlara bakıldığında, fona para koyan yatırımcıların dünyanın her bölgesinden olduğu görüyoruz. Ancak, son iki yılda, Türkiye’nin izlemiş olduğu dış politikaya paralel olarak, özellikle MENA bölgesinden gelen yatırımcıların agresif bir şekilde Türkiye’de yatırım yapma arzusunda olduklarını görüyoruz.

Türkiye’de sağlık sektörünün geleceği ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?

Sağlık sektörü yabancı fonların yatırım yapması ve regülasyondaki değişiklikler ile birlikte çok büyük bir ivme kazanmıştır. Özellikle özel hastaneler bu değişimden çok olumlu etkilenmişler hem nitelik hem de nicelik açısından ciddi mesafe kat etmişlerdir. Diğer taraftan verilen hizmetin kalitesi de dünya standartlarına ulaşmış, başta özel hastaneler olmak üzere, bönde gelen tıp fakültelerimiz uluslararası alanda kabul gören JCI (Joint Commission International), ISO 9001 ve European Federation For Immunogenetics (EFI) Akreditasyonu gibi kalite belgelerine sahip olmuşlardır. Sağlık turizmi henüz istenilen düzeyde değildir, ancak ileriki yıllarda, özel hastanelerin bu konuya daha da eğileceklerini ve sağlık turizminin gelişeceğini öngörüyoruz. Abraaj’ın Acıbadem hastanelerindeki satışı başarılı bir şekilde sonuçlandığı takdirde bir dönemin sonlanmasının başlangıç fişeği ateşlenmiş olacaktır. Arkasından diğer yabancı fonlarda zamanı geldikçe çıkışlarını gerçekleştirecektir. Bu da sermaye piyasalarına olan güveni arttıracak ve ikincil yabancı yatırımcı döneminin başlamasına yol açacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu