Sağlıkta son 9 yıl altın harflerle tarihe yazıldı

Sağlıkta son 9 yıl altın harflerle tarihe yazıldıSağlık Bakanı Recep Akdağ, “Çok yenilik yapan bir bakanlık için artık yenilik zor. Ama en önemlisi başlattığımız uygulamaları yaygınlaştırıyoruz” dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlıkta son 9 yılın altın harflerle tarihe yazıldığını söyledi. “Koruyucu sağlık hizmetlerini zirvesine çıkaran hükümetiz” diyen Akdağ, “Bulaşıcı hastalıkları yendik. Tüberkülozu geriletme noktasında Avrupa ortalamasının çok önündeyiz. Kızamıkta da durum böyle. Asırlardır devam eden sıtma problemlerini sıfıra düşürdük. Anne ve bebek ölümlerini tüm dünyanın takdir ettiği şekilde aşağıya çekmiş bir ülkeyiz. Aşılama oranlarını yüzde 97’ye çekmiş bir ülkeyiz. Bunu AK Parti hükümetleri yaptı. Elbette milletçe beraber kazandık” dedi. Sağlık harcamalarının artması kadar tabii bir şey olamayacağını belirten Akdağ, nüfusun ve istihdama katılan birey sayısının arttığına dikkati çekti. Akdağ, “Ama bunların ötesinde biz bir refah ülkesi olmaya doğru süratle ilerliyoruz” görüşünü ifade etti. “Sağlık harcamalarımız acaba kontrolsüz mü artıyor, mesele budur?” sorusunu yönelten Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlığa harcadığımız para, kişi başına 550 dolarlar civarındadır. Türkiye’de biz sağlığa hâlâ istediğimiz gibi para ayıramıyoruz. Harcamaların artması tabiidir. Hükümetlerin bu harcamaları kontrol altında tutmaya çaba göstermesi de tabiidir. Sağlık harcamaları, toplam kamu bütçesinde yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkmıştır. Biz bununla iftihar ediyoruz. Eğitimin de diğer sosyal harcamaların da payı arttı. Neden? Faize daha az para ödüyoruz da ondan. Faize daha az para ödeyip, oradan arta kalan parayı sağlığa diğer sosyal hizmetlere ayırıyoruz ama sağlığa daha fazla para harcamalıyız.”

Katkı payı

Tasarı ile amaçlarının lüzumsuz ilaç kullanımını önlemek olduğunu belirten Akdağ, sosyal haklar açısından dünyanın en ileri ülkeleri arasına sayılan kuzey Avrupa ülkelerinde bile toplamda yüzde 40’a kadar varan katkı payları bulunduğunu anlattı. Akdağ, “Türkiye’de bu rakamlara ulaşılsın istemiyorum ama ‘gereksiz ilaç kullanımını önleyeceğiz’ diyorsak bu da bir enstrümandır” dedi. “Sağlık harcamalarının kontrollü bir şekilde arttığını” vurgulayan Akdağ, ”Devletimizin gücü, bütçemiz bunları karşılamaya yetmektedir. Bundan sonra da bunları yetirmek için bu tedbirleri alıyoruz. Vatandaşımız sağlık hizmetlerine ve ilaca rahatça ulaşıyor, devam etsin istiyoruz. Yeşil kartla vatandaşlarımızın ödedikleri katkı paylarını sosyal yardımlaşmadan geri almaları mümkündür teknik olarak” açıklamasında bulundu. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2012 yılında da ruh sağlığına yönelik hizmetlere ağırlık vereceklerini belirterek, Türkiye’de yaklaşık 200-300 bin kişiye Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi kuracaklarını, Çocuk İzlem Merkezlerini yaygınlaştıracaklarını ve Obezite Eylem Planı’nı çok ciddi medya kampanyaları ile duyurup vatandaşların farkındalığını artırarak yürütmeye devam edeceklerini söyledi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, gönüllü sağlık hizmeti vermek isteyen vatandaşlara ya da vakıflara kolaylıklar getireceklerini belirterek, “Bir hastane yaptırdığınızda, harcama belli bir limitin üstündeyse isim verebiliyorsunuz. Bunu ambulanslarımız için de yapacağız” dedi.

Şehir Hastaneleri

2015’in sonuna kadar Türkiye’deki bütün hastaneleri şehir hastanelerine dönüştürmüş olacaklarını belirten Bakan Akdağ, “Bunun anlamı şu: Eğer eksik yatak varsa bir şehirde ya da ilçede o eksik yatakları yeni hastanelerde yapıyoruz. Yatak eksiği yoksa binalar eskiyse binalar açısından başka açılardan sıkıntılar varsa bunları da dönüştürüyoruz. Ama orada yatak sayısını artırmış olmuyoruz. Ama 30-40 yıllık bir binayı, pek de istediğimiz sağlık hizmetini veremediğimiz binaları dönüştürüyoruz. Bunun anlamı, 2015’in sonunda Türkiye’nin 2050’lere kadar sağlık binası ihtiyaçları tamamlanmış olacak. Ondan sonra çok az yatırım yapacağız, hastanecilik açısından. Bu çok önemli bir ilerleme olacak tabii ki. Finansmanı genel bütçe kaynaklarıyla birlikte kamu-özel ortaklığı yöntemiyle sağlıyoruz. İlk 3 büyük hastanenin ihaleleri tamamlandı, Kayseri ve Ankara Etlik’in. Ankara Bilkent’in de önümüzdeki 1 ay içinde tamamlanabileceğini ümit ediyorum. Bunu İstanbul’daki İkitelli, Bahçeşehir ve diğer şehirlerdeki hastaneler takip edecek. Buralar çok mükemmel yerler. Avrupa’da böyle hastaneler yok. Biz Avrupa’nın önüne geçmiş olacağız bunları yapınca” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısı ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Bakan Akdağ, bu kapsamda 80 il müdürünün 70’inin belirlendiğini, kalanlarını da yakın bir zamanda belirleyeceklerini hatırlattı. Akdağ, “Bakanlık merkezi de bir ay içinde büyük ölçüde şekillenmiş olur, ama hastane birlikleri ile ilgili olarak daha çalışılacak şeyler, detaylar var, onları çalışacağız” dedi.

Sağlık alanındaki yenilikler

Sağlık alanında uygulamaya koyacakları yenilikler hakkında açıklamada bulunan Bakan Akdağ, “Çok yenilik yapan bir bakanlık için artık yenilik zor. Ama en önemlisi başlattığımız uygulamaları yaygınlaştırıyoruz. Özellikle randevu sistemi bütün ülkeye yaygınlaşmış olacak. Bunu çok da önemsiyoruz doğrusu. Bunun dışında aile hekimlerinin etkinliğini artırmak için özellikle hamileler ve çocuklarımız başta olmak üzere sahada takip yapacak ebelerimizle ilgili yeni bir sistem geliştiriyoruz. Aile hekimlerinin, özellikle de kırsaldaki aile hekimlerinin mobil hizmetleri var, köylere gidiyorlar. Ancak, normalde tek bir personelle çalıştıkları için biraz bu işe yetişmekte zorlanıyorlar. Dolayısıyla biz onlara toplum sağlığından da ebelerle hizmet veriyoruz sağlık evlerimizde. Bu sistemi biraz daha geliştirip mutlaka ebelerin çok daha kolay ulaşabileceği, kırsalda da bebeklerimize ve annelerimize çok daha kolay ulaşacağı yeni bir sistem geliştiriyoruz. Daha doğrusu sistemi biraz daha geliştiriyoruz” diye konuştu.

Tele Tıp hizmetleri

‘Tele Tıp’ı yaygınlaştırdıklarını ifade eden Bakan Akdağ şunları söyledi: “Çok sayıda hastanede doktorlarımızın hastalarıyla ilgili görüntüleri, filmleri, MR ya da tomografi görüntülerini, vücut sıvılarıyla ilgili mikroskop görüntüsünü daha tecrübeli bir hekime ya da hastaneye aktarma imkânları var. Böylece onlarla uzaktan konsülte edebiliyorlar. Başkale’deki hastanenin Ankara’daki bir hastaneyle konuşması mümkün olabiliyor. Bu sefer buradaki uzmanlığı o uç kısma kadar aktarabiliyoruz. Bunu daha da yaygınlaştıracağız. Ama bundan da öte bununla birlikte yapacağımız bir başka iş de şu, bütün görüntülerin hatta hastayla ilgili bilgilerin ortak bir elektronik dosyada paylaşılması için çalışıyoruz. Bunu 2012’de bitiremeyiz, ama ilerlemeye devam edeceğiz. Doğrusu sağlıkta bu kadar yaptığımız işe rağmen bu noktada istediğimiz duruma gelemedik. Şunu arzu ediyoruz, bütün hastaların, daha doğrusu bireylerin bir sağlık dosyası elektronik olarak paylaşılabilir halde olsun, ama güvenli bir biçimde saklansın, elektronik ortamda. O hastanın ya da hasta yakınının müsaade ettiği kişiler, doktorlar, belli bir güvenlik mekanizması içinde o dosyaya ulaşabilsin, o dosyadaki bilgileri kullanabilsin. Böylece Erzurum’da çektirdiğiniz bir MR’ı, CD’yi elinizde taşımanıza gerek kalmayacak. Çünkü bunlar merkezi olarak depolandığı için internet vasıtasıyla gittiğiniz yerde ilgili hastanede ya da sağlık kuruluşunda aynı dosyayı açarak bunu değerlendirmek mümkün olacak. Burada 2 faktör var. Birincisi; çok fazla sayıda bilgi akışı olacağı için bu sistemleri çok iyi çalışmamız lazım. İkincisi de sistemin güvenliğinin çok sağlam olması gerekiyor. Buna benzer çalışmaları İngiltere yaptı 8-10 sene önce, büyük paralar harcadılar ama başarılı olamadılar. Bütün ülkede böylesine elektronik bir dosyanın dolaştığı, daha doğrusu dolaştırılmaya çalışıldığı 1-2 ülke örneği var. Finlandiya gibi küçük ülkeler. Ama bunlar gerçekten küçük ülkeler. Bir uzmanın verdiği bilgiye göre dünyada da bilgi işlemle ilgili projelerin yüzde 45’i başarılı oluyormuş. Onun için bu hususta ince eleyip sık dokuyoruz. Çok hızlı ilerleyemedik, ama önümüzde böyle bir idealimiz var. Konsültasyonu zaten yapıyoruz, ama elektronik dosyanın sürekli olarak üstüne yeni bilgiler geldikçe zenginleştirilmesi, hastanın bir dosyası olarak sistemde saklanması. Şifreyle ya parmak iziyle girilebilir, güvenli biçimde sisteme girilecek. Hastanın ya da yakınlarının izin verdiği kişiler o bilgileri görebilecekler. Aile hekimine bakıldınız, sonra başka bir yere gelmeniz gerekti, izin verdiğiniz doktor da burada dosyanızı görebilecek.”

Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri

Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin ilk örneklerine Bolu’da başladıklarını sözlerine ekleyen Bakan Akdağ, “Daha sonra hızla yaygınlaştırıyoruz. Türkiye’de yaklaşık 200-300 bin kişiye Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi kuracağız. Bu nasıl bir şey? Bir psikiyatrik hasta yatması gerektiğinde normal bir hastanede yatacak. Böyle, yüzlerce hatta Bakırköy’de olduğu gibi binleri aşkın hastanın yattığı hastane fikrinden vazgeçiyoruz. Çünkü araştırmalar şunu göstermiş ki, en mükemmel hastaneler de yapsanız, personelinizi en mükemmel biçimde de eğitseniz, bu hastanelerde personel davranışı bir süre sonra değişmeye başlıyor, olumsuza doğru değişiyor. Ne kadar eğitim yaparsanız yapın, bu psikolojik ortamı kıramıyorsunuz. Dolayısıyla, normal hastanelerde uygun güvenlikli psikiyatri klinikleri oluşturarak, çok kalabalık olmayan kliniklerde psikiyatri hastalarını çok kısa süre yatıracağız. Ondan sonra bu hastaları, Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri alacak. Hastanın rehabilitasyonunu yapacak, sürekli olarak takibini yapacak, ilacını kullanıp kullanmadığını takip edecek” dedi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu