HIV/AIDS artık kronik bir hastalık olarak tanımlanıyor!

hiv-aids
1 aralık dünya AIDS gününedeni ile HIV Enfeksiyon Derneği, düzenlediği basın toplantısında; birzamanların en korkutucu çaresiz hastalığı olan AIDS’in artık tedavi edilebilirkronik bir hastalık olduğunu açıkladı.

AIDS’in ilk ortaya çıktığı 1980 yılından bugüne kadar yaklaşık 36 yıl geçti. Bu süreiçerisinde tüm dünyada yaklaşık 78 milyon kişi hastalandı ve bunların 38milyonu da kaybedildi. Günümüzde her yıl yaklaşık 2 milyon kişiye virüsbulaşmakta ve yılda 1 milyon kişi bu virüs nedeni ile yaşamını yitirmekte. Halen 36 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğu tahmin ediliyor.

1Aralık Dünya AIDS günü nedeni ile HIV Enfeksiyon Derneği tarafından düzenlenenbasın toplantısında HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS’in dünü bugünüve yarınını anlatırken Türkiye’de ki durumu şöyle özetledi: “Ülkemizde ilk vakabildiriminin yapıldığı 1985 yılından beri yaklaşık 13.000 kişi hastalığayakalanmıştır. Gerçek rakam bu sayının çok üstündedir. Ülkemiz yeni tanısayısının giderek arttığı ülkelerden biridir. Son yıllarda her yıl ortalama1000-2000 kişiye tanı koyulmaktadır. HIV/AIDS artık tedavi edilebilir birhastalık yani “Kronik bir hastalıktır”. Gelişen tedaviler ile hastalık kontroledilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalardaen az 30-40 yıla kadar çıkmıştır.”

Prof.Dr. Fehmi Tabak hastalığın tanısından tedaviye kadar olan süreçle ilgili bilgiverdi: “HIV, ‘İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü’ anlamına gelir. Bir kişi bu virüsleenfekte olduğunda, o kişi “HIV pozitif” olur. HIV bulaştığı zamanvirus bağışıklık sisteminin organizatörü ve planlayıcısı olan CD4 lenfositleriadı verilen beyaz kan hücrelerine yerleşerek çoğalmaya başlar. Zamanla buhücrelerin sayısı kanda azalmaya başlar ve bu azalma kritik bir sayıyaindiğinde enfeksiyonlara, bazı kanser türlerine karşı bağışıklık sistemimizinkoruma fonksiyonunu zayıflatır. Sonuçta normal insanda hastalık yapması zorolan mikroorganizmalar, bu kişilerde çok kolay hastalıklara yol açabilir.Sağlıklı bir kişide genellikle 600 ile bin 200 arasında bir CD4 sayısı vardır. CD4sayısı 200’ün altına düştüğünde, kişinin bağışıklık sistemi ciddi şekildezayıflar bu nedenle fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler kolayca gelişebilir. Buaşamadan sonra kişi AIDS tanısı alır. AIDS “Edinilmiş BağışıklıkYetmezliği Sendromu” anlamına gelir. Her iki terim aynı hastalığıtanımladığından kafa karıştırıcı olabilir. AIDS’i, HIV’in neden olduğuhastalığın ilerlemiş hali olarak da tanımlayabiliriz.

HIV enfeksiyonunun insandaki hastalık sürecinasıldır?

HIVile enfekte olan kişi bir süre sonra grip benzeri bir hastalık geçirebilir. Budöneme “Primer HIV Enfeksiyonu” ya da “Akut RetroviralSendrom” adı verilir. Kısa süren bu dönem atlatıldıktan sonra (15-20 gün)sessiz döneme girilir (Latent Dönem). Kişiden kişiye değişmekle birlikteyaklaşık 2-10 yıl süren bu dönemde, genellikle hastalıkla ilgili hiçbir bulguve belirti olmayabilir. Bu dönem içinde CD4 sayıları azalmakta ve vücuttakivirüs miktarı artmaktadır. Son olarak, CD4 sayılarının kritik düzeylere gelmesiile (< 200) hastalarda fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkmayabaşlar.

HIV tanısı nasıl koyulmaktadır?

HIVtanısı için herhangi bir laboratuvarda test yaptırmanız gerekmektedir. Virüsekarşı gelişen antikorları gösteren anti-HIV testinin pozitif bulunması ile tanıkoyulmaktadır. Basit, ucuz ve birçok laboratuarda yapılan bir testdir. Bulaşmasonrası yaklaşık ilk 10 gün içinde (7-15 gün) pozitif hale gelmektedir. Tekrarındada pozitif bulunursa doğrulama testi yapılarak kesin tanı koyulur.

HIV tedavi edilebilir bir hastalık mıdır, öldürücü müdür?

Yaklaşık20 yıl önce başlayan 2-3 ilacın birlikte kullanıldığı tedaviler ile hastalık kontrolaltına alınmaya başlamıştır. Bugelişmelerin sonucunda artık hastalarımızı yan etkileri olmayan, günde 1 veya 2tablet kullanarak tedavi etmekteyiz. Bu tedaviler ile hastalık kontrol edilebilirbir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40yıla kadar çıkmıştır. Bir şeker hastası veya bir kalp hastasının bir avuç ilaç aldığıgünümüzde HIV tedavisindeki bu gelişmeler çok sevindiricidir. Burada akıldan çıkarılmamasıgereken nokta HIV bulaşması için riskli davranışlarda bulunan kişilerin erken dönemdetest yaptırarak, hastalık fazla ilerlemeden tedaviye başlayabilmesi çok önemlidir.

Tedavidetüm dünyada hedef 90-90-90’dır.Yani hastaların en az %90’ına tanı koyulsun,tanı koyulanların en az %90’ı tedaviye başlamış olsun ve tedavi alanların en az%90’ının kanında virus saptanamaz düzeylerde bulunsun. Ülkemizde tanı koyulan hastalarıntedavi erişmesi açısından bir sorun bulunmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda hastalığıntüm paydaşları (hastalar, hekimler, Sağlık Bakanlığı) bu hedefigerçekleştirmeye çalışacaklardır.

Tedavidekigelişmeler sonucunda sadece ilaçlar hastalığı kontrol altına almakla kalmayıp,aynı zamanda bulaşmayı da engellemekte olduğu gerçeğini hiç unutmamamız gerekir.

Basın toplantısında sözalan HIVEND İkinci Başkanı Doç. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu hastalığınbulaşma yolları ve hastaların yaşadığı zorluklara dikkat çekti:

Hastalık nasıl bulaşmaktadır?

Kan(adet kanı dahil) ve kan ürünleri, semen ve seminal sıvı, vajinal salgılar,anne sütü, aynı enjektörün paylaşılması (özellikle damar içi maddekullananlarda), dövme ve piercing, kaza ile enjektör iğnesinin ele batması (HIVpozitif kişinin), kan nakli, anneden bebeğe (doğum öncesi, doğum sırasında,doğum sonrası) ve organ nakli (organ verici HIV pozitifise) sıklıklakarşılaşılan bulaşma yollarıdır.

Özelliklecinsel yolla bulaşmaktadır. Vajinal seks, kadınlarla veya erkeklerle yapılananal seks ve oral seks ana bulaşma yollarıdır. Bu açıdan bakıldığında HIVbulaştırma riski büyük oranda prezervatif kullanarak azaldığı akıldançıkarılmamalıdır.

Hangi yollar ile HIV bulaşmaz?

Tükürük,gözyaşı, ter, dışkı veya idrar, sarılma, öpüşme, masaj, el sıkışmak,böcek-sivrisinek ısırıkları, HIV pozitif olan biriyle aynı evde yaşamak ve HIVpozitif olan biriyle aynı duş veya tuvaleti paylaşmakla hastalık bulaşmaz.

Hastalarınyaşadığı zorluklar nelerdir?

İlktanı sırasında hastanın doğru bilgilendirilmesi ve bu hastalığın artık tedavi ileölümcül olmaktan çıktığının hastay aktarılması çok önemlidir. Çevreden,internetten ve değişik kaynaklardan hastanın edindiği doğru-yanlış, gerekli-gereksizbirçok bilginin sabırla doğrultulması çok önemlidir. Bu ilk tanı şokuatlatıldıktan sonra takip sırasında hastalarımız daha sonra arkadaşımız, yakındostlarımız olmaktadır. İlk korkuları hatırlatıldığında, ne kadar gereksiz yereüzüldüklerini gülerek anlatmaktadırlar. Bunun dışında şu an için hayat boyu ilaç kullanma gereksinimi önemli birsorundur. Hastalarımız “Bu ilaçlar beni yakın gelecekte hastalığımı tedaviedecek ilaçlara eriştirecek köprüdür” cümlesini hiç akıllarından çıkartmamalıdır.Eski tedavilere oranla çok az olmasına karşın yine hasta bazında ufak tefek yanetkiler görülebilmektedir.

Ayrıcahastalarımızın tanılarını başkaları ile paylaştıklarındaki damgalanma veayrımcılık halen biz de ve tüm dünyada önemli bir sorun olarak devametmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu