Dünya tıbbi cihaz piyasasında en büyük 30 Pazar arasındayız

tiskon4. Ulusal Tıbbi Cihazlar İmalatı Sanayi Kongre ve Sergisi Samsun Canik Kültür Merkezi’nde yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

“TİSKON 2011- 4. Ulusal Tıbbi Cihazlar İmalatı Sanayi Kongre ve Sergisi” Samsun’da Canik Kültür Merkezi’nde başladı. Makina Mühendisleri Odası (MMO) Samsun Şubesi ile Medikal Kümelenme Derneği (Mediküm) işbirliği tarafından düzenlenen kongre ve serginin açılışına Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Sağlık Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Kamuran Özden, Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir, Milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, Makina Mühendisleri (MMO) Genel Başkanı Ali Ekber Çakar, Mediküm Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, MMO Samsun Şube Başkanı Kadir Gürkan ve sektör temsilcileri katıldı. Kongrenin açılış konuşmasını yapan MMO Samsun Şube Başkanı Kadir Gürkan, tıbbi cihaz imalat sanayi sektörünün ürün çeşitlilikleri, inovatif yapısı ve yüksek katma değeri sebebiyle savunma sanayi kadar öncelikli ve önemli olduğunu söyledi. 2009 yılında tıbbi cihaz imalat sanayi sektörünün ürettiği ürünlerin başta ABD, Almanya, Japonya, Çin, İngiltere olmak üzere 80 ülkeye ihraç edildiğini ve Türkiye’ye 187 milyon dolar döviz girdisi sağlandığını belirten Gürkan, “Sektörün ithalatı ise 2009 yılında 1.6 milyar doları aşmıştır. 2009 yılı sektörün işlem hacmi 1.8 milyar dolar büyüklüğe erişmiştir. Sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 11 seviyesinde bulunmaktadır. Sektör üreticileri ülkemizin cari açığının azaltılmasına katkı koymaktadır. Birçok kurum ve kuruluşun etkisi alanında kalan sektörün, mevcut durum itibariyle gelişimini ve büyümesini sürdürülebilir olarak devam ettirmesi olası değildir. Sektörün ülkemizde gelişimini sürdürebilmesi için genel çerçevede tıpkı savunma Sanayi sektöründe olduğu gibi net bir biçimde sahiplenilmesi, sektöre yönelik kısa, orta ve uzun vadeli programların oluşturulması ve uygulamaya geçilmesi gerekmektedir” dedi. Sektörün dünyada hızla gelişmesine karşın Türkiye’de emekleme ve ayağa kalkma dönemi yaşadığının altını çizen Gürkan, sektörün kendini tanıması ve bilmesi için gerekli olan envanter çalışmasının hâlâ yapılacağına dikkat çekti. Türkiye’nin dünya tıbbi cihaz pazarında en büyük 30 pazarın arasında yer aldığını ve Türkiye’nin 2010 yılında tıbbi ekipman ve sarf malzeme pazarının 2.1 milyar dolar olduğunu belirten Makina Mühendisleri Odası (MMO) Genel Başkanı Ali Ekber Çakar, “2011 Haziran ayı itibarıyla tıbbi ve cerrahi teçhizat ve ortopedik araçlar alt sektörü kapsamına giren 10 ve üzeri işçi çalıştıran işletmelerin sayısı 101 olup, toplam çalışan sayısı 4 bin 356’dır. Tıbbi cihaz üreten tesislerin yüzde 80’i İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi kentlerde toplanmıştır. Samsun ise cerrahi el aletleri üretiminde dünyada üçüncü sıradadır. Satılan cihazların önemli bir bölümü sözünü ettiğim büyük kentlerin sağlık tesislerinde kullanılmaktadır. Sektörün ithalata bağımlılık oranı hâlâ yüzde 85, yerli üretimde yüzde 15 düzeyindedir. 2010 yılı için sektörün üretim girdileri içinde ithal girdi payı yüzde 40.2’dir. Burada katma değer zinciri içinde önemli bir payın yurtdışında kaldığı söylenebilir. Yerli üretimde genel olarak katma değeri düşük ürünler imal edilmektedir. Yerli tedarikçiler genelde bandaj ve enjektör gibi düşük teknoloji ürünleri üretmektedir. Sektörün üretimi gerek toplam katma değerin gerekse üretimin yüzde 0.1’ini oluşturmaktadır. Sektörün 2010 yılı katma değeri 246 milyon liradır ve imalat sanayi içinde orta-alt sırada yer almaktadır. İthalat ise yüksek katma değerli ileri teknoloji ürünlerini kapsamaktadır. Tıbbi cihaz ve malzeme ithalat ve ihracatı hep Türkiye’nin aleyhine gelişmektedir. 2005 yılında 510 milyon dolar olan ithalat, 2010 yılında 2.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılında 115 milyon dolar olan ihracat, 2010 yılında 189 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı sektör dış ticaret açığı 1.9 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 9’dur” diye konuştu. Tıbbi cihaz ve aletlerin 2010 yılı sektör ihracatının imalat sanayi ihracatının binde 3’ü, sektör ithalatının ise imalat sanayi ithalatının yüzde 2.6’sı oranında olduğunu açıklayan Ali Ekber Çakar, “Sektör ithalatında ülkeye daha ileri teknoloji ürünleri getirmekte, ihracatında daha az katma değerli ürünler satmaktadır. Aynı zamanda ithalat, yurt içinde üretilen ürünlerin girdilerinde de yazılımlar, nano teknolojik ürünler, elektronik parçalar ve kimyasal ürün grupları olarak yer almaktadır. Bu alt sektörde kümelenme oldukça zor görünmektedir. Ancak eğer çaba gösterilirse teknoparklarda yazılım ve elektronik kümelenmeleri içinde yer almak mümkün olabilecektir. Görüldüğü gibi sektör dışa bağımlı bir yapıdadır ve Türkiye pazarının en büyük 30 pazar arasında yer alması, ülkemizin aleyhine işleyen bir yapıya işaret etmektedir. Serbest ithalat rejimine bağlı olarak, kaliteli ve kalitesiz birçok marka ürün ülkemize ithal edilmekte ve milyarlarca döviz ödenmektedir. Ülkemizdeki ithalatın kontrolsüzlüğü sonucunda kırsal yöreler başta olmak üzere, birçok bölgede cihaz sıkıntısı çekilmektedir. Biliyorsunuz, serbest ithalat rejimi dolayısıyla ikinci ve hatta üçüncü el tıbbi cihazlar kolaylıkla ithal edilmektedir. Bu durum tıbbi cihazların teknoloji kullanımının özgünlükleri nedeniyle karmaşık bir yapıya sahip olmaları, sağlık kuruluşlarımızda teknoloji yönetiminin yeterince kavranamamış olması ve yeterli servis ve bakım hizmetlerinin bulunmayışıyla birlikte değerlendirildiğinde, cihaz hurdalığı olgusuyla yüz yüze kalmaktayız. Hastanelerdeki tıbbi cihazların bakım, onarım ve kalibrasyonunu denetleyecek biyomedikal mühendislik ve diğer mühendislik birimlerinin yeterli olmaması bu husus ile bağlantılı bir konudur” şeklinde konuştu.

Türkiye tıbbi cihaz pazarında önemli bir konumda

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun ise, Türkiye’nin, dünyadaki tıbbi cihaz pazarının çok önemli bir yerinde olduğunu belirterek, “Basit tıbbi cihazlardan çok yüksek teknolojili ürünlere biran önce adım atmamız lazım. Bunun için aslında Türkiye’de kanuni düzenlemeler var. Sektörün bu konulara eğilimi çok yoktu. Bu eğilim, bugün karar verdikten sonra hemen başlayamıyor. Çünkü alt yapı gerekiyor. Sektör ürettiği ürünü önce kendi ülkesinde satması lazım. Bir alıcı lazım ve bakanlık olarak bizim güçlü bir alıcı potansiyelimiz var. O halde alıcı potansiyelimiz, bu alandaki yatırım için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. Samsun Valisi Hüseyin Aksoy ise bilim ve teknoloji ile beraber sağlık alanındaki ilerlemelerin insan hayatı, ömrü ve toplumsal refah ile verimliliğe yansıdığını, ekonomik sosyal politikalar ile birlikte bir bütünlük oluşturduğunu vurguladı. Bilim, teknoloji, tıbbi cihaz üretimi ve sağlık hizmetleri arasında kopmaz bağlar bulunduğunu söyleyen Vali Aksoy, “Ayrıca ülkelerin bütçelerinden sağlık hizmetlerine ayırdıkları pay ve sağlıkla ilişkili sektörlere verdikleri önem, ülkelerin gelişmişliğini, uygarlık düzeyini ve insanına verdiği değerin farklı bir göstergesidir. Sağlık kenti projesi ile medikal tıbbi aletler sektörünün gelişimi birbirini eş zamanlı tamamlamaktadır. 200’e yakın kamu ve özel sağlık kuruluşları 35 yıldır bölgeye hizmet veren ve sektörün ihtiyaç duyduğu tüm kademelerdeki insan kaynağı yetiştiren Tıp Fakültesi, Eğitim Araştırma Hastanesi, Havza ve Ladik Termal Bölgesi,  Anadolu’nun ilk ilaç fabrikası, cerrahi aletler sektöründe dünyada üçüncü kümelenme merkezi ve benzeri özellikleriyle Karadeniz Bölgesi’nin tek ve önemli sağlık kenti olan Samsun, ulusal ve uluslararası alanda sağlık kenti olmaya yönelik çalışmalarını sürdürmektedir” dedi. Milletvekili Cemalettin Şimşek de, “Sağlık alanında yapılan yatırımların ön plana çıkması ve devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini belirterek, “Tıbbi cihaz üretimi gibi bir konuda Samsun’un yatırım yapılıyor olması Samsun açısından önemlidir. Tıbbi cihaz üretiminin Samsun’a gerek finansman gerekse ihracat alanında katkısı büyüktür” diye konuştu.

İş yapabilme kültürü

Mediküm Başkanı Dr. Ahmet Aydemir ise sektörün Samsun’da önemli noktaya ulaştığını ve bunun öneminin farkında olunması gerektiğini ifade etti. Dr. Aydemir, cerrahi alet üretiminin yaklaşık 30 yıl önce bölgedeki silah ustalarının girişimiyle başladığını belirterek, “Bugün Samsun cerrahi alet üretiminde dünya üzerindeki üçüncü büyük kümelenme merkezidir. Cerrahi alet ile bölgemizde başlayan macerada bugün röntgen sistemleri, sterilizasyon konteynır, paslanmaz ameliyat ekipmanları gibi konularda gelişmiştir. Kendiliğinden oluşan bu kümelenme, Valiliğin öncülüğünde Şubat ayında ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle bir çatı altında toplandı” dedi. Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası Başkanı Metin Demir de yaptığı konuşmada, kongre ile amaçlarının birlikte iş yapabilme kültürünü geliştirmek olduğunu belirterek, “Üniversite-sanayi işbirliğini harekete geçirmeliyiz. Kongre sonrasında bu anlamda Samsun’a bir şey katabilirsek başarılı olmuş oluruz. Tıbbi cihazlarda CE belgesi çok önemli. CE Belgesi olan ürünler birçok ülkeye satılabiliyor. 2003 yılından 2010 yılına tıbbi cihazlarda ihracatımız 15 kat arttı. Üniversitelerdeki bilgi birikimini sanayiye aktarabilirsek çok şey başarırız” dedi. Samsun Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanı Sedat Demirci de konuşmasında şunları söyledi: “Sağlık alanındaki ilerlemeler, insan hayatına ve toplumsal refeha yansıması, ekonomik sosyal politikalar ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Bilim, teknoloji ve tıbbi cihaz üretimi ile sağlık hizmetleri arasında kopmaz bir bağ bulunmaktadır. Kongre bu anlamda çok önemlidir. Bu yıl ki kongrenin temasının ise kümelenme üzerine yoğunlaşmış olması, sektörün ortak sorun ve ihtiyaçların belirlenmesi, inovasyon kapasitelerin arttırılması, ticaret hacminin artırılması, personel niteliklerinin geliştirilmesi ve yeni pazarlara giriş gibi konulara ortak akıl ile yönelinmesinin önünü açacak bir başlangıcın da işareti olacaktır kanaatindeyim. Çünkü kümelenme dediğimiz husus tam da bu çerçevede oluşmakta ve ilgili tüm kurumların ortak stratejiler doğrultusunda oluşturulmuş bir altyapı üzerinde, eşit temsil ve ortak akılla yönetilmesi anlamını taşımaktadır. Globalleşmenin bir sonucu olarak artık, aynı alanda faaliyet gösteren firmalar hem bir arada hareket etmek hem de rekabet etmek zorundadır.” Toplantının ardından Canik Kültür Merkezi’nde kurulan tıbbi aletler fuarının açılışı gerçekleştirildi. Medikal Plus dergisi de kongre destekçileri arasında yer aldı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu