Aktüel

Diyabetlilerde insülin korkusu mu? Enjeksiyon korkusu mu?

Başarılı diyabet yönetiminin temel öğeleri, tıbbi beslenme tedavisi (TBT), düzenliegzersiz programı, oral antidiyabetik tedavi (OAD) ve insülini içeren ilaç tedavisi, bireysel kan şekeri izlemi ve bütün bunları diyabetlinin yaşantısına adapte edebilmesi için gereken diyabet eğitimidir.
insulin-enjeksiyon-diyabet
Diyabetli bireylerde ilaçtedavisi diyabetin tipine ve komplikasyonların varlığına göre değişir. Tip 1diyabetliler, yaşamın devamı için tanı konulduğu andan itibaren ömür boyudüzenli insülin kullanmak durumundadırlar. Tip 2 diyabetliler ise kısmi insülinrezervi olduğu için beslenme, egzersiz ve OAD’ler ve/veya bunların kombinasyonuile bir süre insüline gereksinim duymadan yaşayabilirler; ancak tip 2diyabetlilerin tanı konulmasını izleyen 10 yıl içinde insüline bağımlı halegeleceği öngörülmektedir.

Karmaşık bakım ve tedavi gerektiren diyabette bireylerin yaşam tarzı değişikliklerini yapmada zorlandıkları, uyum güçlüğü yaşadıkları, özellikle insülin tedavisinebaşlamada, sürdürmede ve önerilen insülin enjeksiyon tedavisini yapmada korkuve endişenin önemli yer tuttuğu görülmektedir.

Tip 2 diyabetlilerin büyük çoğunluğunun, önerilen insülin tedavisine başlamaktagönülsüz olduğu, insülinin tedavisini bir son ve kötüye gidiş olarak görmelerisebebiyle insüline başlama konusunda direnç gösterdikleri ve insüline başlamakorkularının olduğu; insülinin enjeksiyon olarak uygulanmasının, iğne korkusuve enjeksiyon acısına yol açacağı düşüncesi; insülin kullanmanın amputasyon,körlük, kalp krizi gibi komplikasyonlara sebep olacağı düşüncesi, insülintedavisinin kilo aldıracağı korkusu sebebiyle insülin ilk reçete edildiğindehastaların tedaviyi reddettikleri ya da kendilerine reçete edilen dozdan dahaaz dozda insülin kullandığı görülmektedir. Diyabetliler aynı zamanda insülintedavisine başlamayı ‘şimdi ciddi şekilde hastayım’ diye düşünerek korku,endişe yaşaması ve hastalık üzerindeki kontrolünü kaybetme duygusununbaşarısızlık ve çaresizliğe yol açmasının bir göstergesi olarak algıladığı birsorun olarak tanımlamaktadır.

Sağlık ekibi açısından bakıldığında; hekimlerin insülin tedavisi ile ilgili deneyimlerinin yetersizliğine bağlı olarak insülin tedavisine başlamadaki dirençleri; insülin enjeksiyonuygulamalarının diğer tedavilere göre daha fazla zaman gerektirmesi; eğitim vetakibin düzenli yapılması konusunda destek sistemlerinin yetersiz kalması vemaliyetinin daha yüksek olması insülin başlama oranını ve takipteki başarısınıdüşürmektedir.

Pek çokdiyabetli, başlangıçta kendi kendine enjeksiyon yapma, konusunda endişelidir,ancak kısa süre içinde bu korkularını yenmeyi öğrenerek, insülin enjeksiyonunugünlük rutinleri haline getirebilirler. Ancak bir kısım diyabetli günlük olarakinsülin uygulaması yapamamakta, insülin enjeksiyon korkusunu kalıcı olarakyaşamaktadır. Enjeksiyon korkusu prevelansı, diyabetlilerde yüzde 2, genel popülasyondayüzde 1 oranında olduğu; eskiden beri insülin tedavisi gören diyabetlilerdebile yaklaşık yüzde 1 oranında enjeksiyon korkusunun devam ettiği ve pekçoğunun bu korkuyu, doktor ve hemşireleriyle hiçbir zaman paylaşmadıkları,insülin kullanan yaklaşık yüzde 5 diyabetlinin, sık sık psikolojik stresyaşadığı ve kendi kendine enjeksiyon yapmaktan nefret ettiği bildirilmiştir.Diyabetlilerde var olan insülin korkusu ya da enjeksiyon korkusu, kötü kanşekeri kontrolü, klinik komplikasyonlar, yüksek mortalite riski, düşük iyilikhali ve kötü genel sağlık durumuna yol açmaktadır.

İğne korkusu;yükseklik, dar alan ve yılan korkusu kadar doğal bir korkudur. Diyabetliolmayanlar için iğneyle enjeksiyon yapılması problem yaratmayabilir. Ancakinsülin kullanan kişilerde iğne fobisi, insülin enjeksiyonu uygulama engellemekadına sağlığı korumada ciddi engeller yaratabilir.

Bu noktadasağlık ekibine ve özellikle diyabet hemşiresine önemli görevler düşmektedir. Özellikletip 2 diyabetlilerde insülin tedavisi bir tehdit unsuru olarakkullanılmamalıdır. İnsülin başlanacak olan diyabetli, bireysel ve grup eğitimprogramlarına alınmalı, süreçle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmesisağlanmalı; tedavi ve uygulamalar öncesinde, bunları yapmaya karşı istek vebecerileri değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler esnasında, uygulamanınverimli olması açısından, geliştirilmiş ölçekler veya formlar kullanılarakdiyabetlinin korkusunun olup olmadığı, varsa derecesi tespit edilmelidir.Hastalarda enjeksiyon korkusu varsa, öncelikle bu konu mercek altına alınmalıve durumun üstesinden gelmek için sağlık ekibiyle birlikte hareket edilmelidir.Eğitim için enjeksiyon tekniği ilgili malzemeler hazırlanmalı, sonra da bumalzemeler ve uygulama teknikleri hakkında bilgi verilmelidir. İğne uçlarınınözelliklerinden bahsedilmeli, ilk enjeksiyon diyabetli ile birlikte yapılarakdiyabetli ve ailesi cesaretlendirilmelidir. Sonrasında, diyabetliyi takip etmek veihtiyacı olduğu zamanlarda destek olmak son derece önemlidir. Gerekirse bukonuda deneyimli başka bir hastadan da destek alınabilir. Eğer diyabetlininanksiyete ya da korkudan daha ileri bir iğne fobisi olduğuna karar verilirse,bu konuda uzman psikologlardan destek alınmalıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu