Biyonik Kulak hayatımıza girdi

biyonik-kulak-2015
Biyonik kulak elektronik bir işitme protezi. Her yaş grubunda, ağır işitme kaybı olan ve başka yöntemlerle tedavi edilemeyen hastalarda uygulanıyor. Bu uygulamada amaç hastanın sadece işitme duyusunu geri getirmek değil, aynı zamanda işittiğini anlamasını da sağlamak. Kısacası artık sağırlık tarih oluyor.

Bundan iki yıl önce “TMHS” proteinin keşfiyle doğuştan gelen sağırlığın süreç içerinde tedavi edilebileceğini bildiren haberleri okumuştuk. Genetik tedaviyle işitme engelli doğan bebeklerin sesi algılayan sensör hücrelerine işlevini devam ettiren TMHS proteini yerleştirilerek hastaların işitme yeteneğine kavuşacabileceği doğuştan işitme kaybı yaşayan hastalara umut olmuştu. Şimdilerde ise hem doğuştan hem de sonradan işitme kaybı yaşayanlara takılan “biyonik kulak” konuşuluyor. Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldırım Ahmet Bayazıt koklear implant olarak da adlandırılan “Biyonik Kulak” ile sağırlığın nasıl ortadan kaldırılabileceğini anlatıyor.

1000 bebekten 3-4’ü işitme kayıplı
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde her yıl koklear implant yani biyonik kulak adayı olarak en az 2 bin bebek doğuyor. Sağırlık problemi yaşayan bu bebekleri ve ileri yaş grubundaki işitme engellileri de hesaba kattığımızda Türkiye’de koklear implant adayı hasta sayısı oldukça fazla. Ayrıca toplumun yüzde bir buçuğunda işitme kaybı yapan taşıyıcılık da mevcut.

Biyonik kulağın etkisi
Biyonik kulak ile artık sağırlığın ortadan kalktığını söylemek mümkün. İşitme kaybı olan hasta işitiyor, işittiğini anlıyor ve konuşur hale geliyor. İşitme cihazına benzer dış parçası bulunan biyonik kulak kepçesine normal işitme cihazı gibi bağlanıyor. Her yaş grubunda sağırlık derecesinde işitme kaybı olanlara takılıyor. İç kulağı gelişmeyenlere biyonik kulak takılamıyor. Bu hastalara da beyin sapına koklear implant takılarak hastaların işitmesi sağlanıyor. Ama bu sonuçlar kulağa takılan biyonik kulağın gösterdiği etki kadar başarılı olmuyor.

Ameliyatın riski var mı?
Ameliyat sırasında karşılaşılabilen riskleri azaltmak için cerrahın tecrübesi önem taşıyor. Cerrahi müdahale esnasında sinir ve damar yaralanması ihtimali bulunuyor. Bazı hastaların kulak yapılarının anatomisinde bozukluk görülüyor ve bu anatomik bozukluk ortalama her beş hastadan birinde olabiliyor. Böyle durumlarda beyin omurilik sıvısı kaçaklarından şüphe etmek gerekiyor. Örneğin implant iç kulağa yerleştirilemeyebilir veya yanlış yere yerleştirilebilir. Yerleştirme esnasında implant hasar görebilir.

Takılma ve işitme süreci
Cerrahi yöntemle implant yani biyonik kulak iç kulağa yerleştiriliyor. Uygun şekilde yerleştirilemeyen implanttan istenilen randıman alınamıyor. Ameliyat sonrası hasta aynı veya ertesi gün evine gönderiliyor. Birkaç hafta yara iyileşmesi beklendikten sonra implantın dış parçası takılarak programlanması yapılıyor ve hasta ilk işitsel tecrübesini yaşıyor. Takip eden süreçte hastanın belli periyodlarda programlanması yapılıyor. Bu sayede implantın gönderdiği işitsel sinyalleri daha net duyması sağlanıyor. İmplanta hastanın alışabilmesi için bir süre geçmesi gerekiyor. Bu süre hastanın yaşına, eşlik eden hastalıklarına ve entelektüel kapasitesine bağlı. Genç hastalar daha hızlı adapte olurken, yaşlı hastalarda adaptasyon daha yavaş oluyor.

Çocuklara takılıyorsa
İmplant sonrası hastaya özel eğitim programları uygulanmasında oldukça yarar vardır. Bu sayede adaptasyon süreci hızlanır. Burada en büyük görev çocuk hastalarda ailenin ve özellikle de annenin ilgisidir. Anne ne kadar çok ilgi gösterirse başarı o kadar yüksek olur.

Biyonik kulak ömür boyu kullanılıyor
İmplant takıldıktan sonra ömür boyu kullanılabilen bir protez. Ancak enfeksiyonlar ve cihazın bozulması pratikte karşılaşılan problemler arasında geliyor. Menenjit riski nedeniyle hastaların aşılanması gerekiyor. Diğer enfeksiyonlar nadiren implantın vücuttan atılmasına neden oluyor. Pahalı bir işlem olan implant uygulamasını SGK belli kriterler dahilinde karşılıyor. Hastanın ameliyat öncesi işlemleri, ameliyat ve implant ödemesi, ameliyat sonrası özel eğitim merkezlerindeki masrafları da bunun içinde bulunuyor.

Ayşenur Asuman UĞUR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu