Başarı tesadüf değildir
Merhaba,
“Ya bir yol bul, ya bir yol aç” sözünü çoğumuz duymuşuzdur; yolu aramak ve olmadığı yerde açmaktan söz eden.
İnsanoğlu genelde kolaycıdır, daha çok yol aramakla yetinir; ‘yol açmak’ ise sadece bazılarına özgüdür.
O bazıları, zora taliptirler, imkansızı isterler; herkesin döndüğü yerde onlar vardır.
Zor olan veya imkânsız görünen onları heyecanlandırır, kanlarını kaynatır, harekete geçirir.
Aslında dahi, başarılı, yetenekli vb. sıfatlar verdiğimiz insanlar imkânsızda mümkünü görebilmiş ve mümkünü gerçekleştirmek için çabalamış olan insanlardır.
Fatih Sultan Mehmet, Haliç’e gemilerini sokmak için onları karadan yürütürken imkansızı isteyip başarmıştı.
Einstein, e=mc2 formülünü oluştururken, yüzlerce bilimadamının yıllarca çözülmesi imkansız gördüğü bir problemi yeniyordu.
Çünkü imkansız, denenmemiş olana verdiğimiz isimlerden biridir.
Paul Arden, uluslararası Saatchi&Saatchi reklam ajansının kreatif direktörü “aklını kullan, aksini düşün” derken aslında genelgeçer olanın her zaman aşılabileceğini vurgulamaya çalışıyordu.
Arden, 16 yaşında okulu terketmiş ve İngilizler’in deyimiyle ‘self-thought’ olarak (kendi kendine öğrenerek) dünyanın en büyük markalarına hizmet veren bir ajansın kreatif direktörü olmuştu.
Yine onun kitaplarından birinin adı şöyledir: “Mesele ne kadar iyi olduğun değil, ne kadar iyi olmak istediğindir”.
Şimdiye kadar birçok başarı hikayesi dinlemişizdir, ancak emin olun hiçbir başarı tesadüf değildir ve ne kadar iyi olmak istediğimizle, zor olanı denememizle ilgilidir.
Mesleğimizde, işimizde, ticari faaliyetlerimizde ne zaman kolaycılıktan sıyrılıp ‘zor olan’ı gerçekleştirebilen ve daha iyiyi isteyenlerden olabilirsek, o zaman hayata güzel yollar açabileceğiz.
Sağlıcakla kalın.
Orhan TAŞOVA